Düveler 15 aylık yaşta sıfata alınabilirler ve döl verimi kabiliyetleri iyidir. Meme yapısı ve meme bağlantıları gayet sağlamdır. Jerseyler yılda ortalama 4000-5000 kg süt verirler. Sütteki yağ oranı % 5-6 arasında değişir. Yüksek yağ oranı Jersey sütünün önemli bir özelliğidir. Sütteki kuru maddeler oranı da yüksek olup % 15 kadardır. Bu durum Jersey sütünün tereyağı ve peynir üretimi için uygun olduğunu gösterir.0
DAMIZLIK SEÇİMİ
Yetiştiricilerimiz açısından en önemli konu, damızlık olacak dişi hayvanları nasıl seçmeleri ve bu hayvanlarda nelere dikkat etmeleri gerektiğidir. Bir hayvanın damızlık olarak kullanılması için süt, et ve döl verimi gibi özelliklerinin iyi olması gereklidir. Bunun yanında hayvanın dış görünüşü ve davranışları da önemlidir. Hayvanın vücut yapısı et ve süt verimini önemli ölçüde etkiler.
Yetiştiriciler İşletme kurarken bulundukları bölgede üretecekleri sütü veya eti pazarlama kolaylıklarını araştırmalıdırlar. Bunu iyi tespit etmeleri ve buna göre süt sığırcılığı veya besi sığırcılığı yapmaya karar vermeleri gerekmektedir. Bundan sonra ise satın alıp bakacakları hayvandan ne kadar verim beklediklerini hesap etmelidirler. İri cüsseli (büyük) hayvanların yem gideri fazla olacaktır. Hayvan yediği yemin ne kadarını süte veya ete çevirecektir. Bunun iyi hesap edilmesi gereklidir. Eğer hayvanın beslenmesinde sorun olursa ve yeteri kadar yem verilmezse istenilen süt ve et miktarı alınamayacaktır. Bunun için öncelikle küçük cüsseli hayvanların seçilmesi tercih edilmelidir. Böylece yem masrafı azalacaktır ve hayvandan elde edilecek olan süt miktarı az gözükse bile ekonomik değerlendirme yapıldığında aslında bunun daha karlı olduğu ortaya çıkacaktır. Süt veya et ekonomik değerde satıldığında orta cüsseli ve süt verimi yüksek hayvanlar seçilmeli ve besleme düzeyi artırılmalıdır.
4.1. DAMIZLIK SÜT SIĞIRI SEÇİMİ
Damızlık bir süt sığırı seçimi yapacağımız zaman öncelikle dikkat etmemiz gereken hususlar şunlardır.
1.Satın alacağımız hayvanın damızlık belgesi veya soy kütüğü bilgileri sorulmalıdır.
2.Hayvanı alacağımız işletmenin hastalıklardan ari belgesi olmalıdır. Eğer bu belge yoksa hayvanın bulunduğu işletmede sağlık taramasının en son ne zaman yapıldığı sorulmalıdır. Satın alacağımız hayvanların üreme hastalıkları geçirmemiş olmaları gereklidir. İşletmenin bulunduğu bölgede her hangi bir hastalık açısından Tarım İlçe Müdürlüğü tarafından karantina uygulanmamış olmalıdır. Böylece satın alacağımız hayvanlar hastalık açısından bir risk taşımadan alınmış olurlar.
3.Satın alacağımız hayvanlar düveyse, annesinin süt verimleri, babaannesinin ve babasının kız kardeşlerinin süt verimleri incelenmelidir.
4.Satın alınacak hayvanlar hastalıklara, özellikle meme, buzağılık (uterus) ve ayak hastalıklarına karşı dayanıklı olmalıdır. Bu hayvanların sağlam bir meme yapısı ve sağlam bir tırnak yapısı olmalıdır.
5.Düve veya inek alınacaksa gebe olup olmadığı, gebeyse kaç aylık gebe olduğu öğrenilmeli, bunun için mutlaka Veteriner Hekim tarafından gebelik muayenesi yapılmalıdır.
6.Daha sonra hayvanın dış görünüşüne bakılmalıdır. Dış görünüşte hayvanın sütçülük özellikleri, beden yapısı, ayak ve bacak yapıları ve meme özellikleri incelenerek değerlendirme yapılmalıdır.
Resim 4.1. Sütçülük özellikleri iyi bir Montofon inek
4.2. SÜTÇÜLÜK ÖZELLİKLERİ :
Hayvanda şu özelliklere bakılır ve değerlendirme yapılır.
4.2.1. Cidago : Hayvanın arka tarafından cidagonun aşağı doğru yaptığı açının kabalığı veya keskinliğine bakılır. Sütçü tiplerde açının keskin olması istenir. Etçi özellik göstermesi istenmez.
4.2.2. Kaburga aralığı : Sütçü tiplerde kaburga aralığının 2-3 parmak sığacak genişlikte olması arzu edilir.
4.2.3. Harmoni : Yandan hayvanın ön, orta ve arka vücut bölmeleri arasındaki uyuma bakılır. Bu uyum kaba yem tüketimi bakımından önemlidir. Ayrıca sırt çizgisinin düzgünlüğü, deri ve kılların yapısı ile genel görünümü ve derinin esnekliğine bakılır.
4.2.4. İskelet Yapısı : Sütçü hayvanlar zarif ve ince yapılı olmalıdır. Kemiklerde kabalık ve şekil bozuklukları olmamalıdır. Zerafet ve incelik sütçü tiplerin genel karekteristiğidir.
4.2.5. Boyun : Boyun uzun olmalı ve bedenle uyumlu bir bağlantısı olmalıdır.
4.3. BEDEN YAPISI
Hayvanın aşağıdaki özelliklerine bakılarak beden yapısı değerlendirilir.
4.3.1. Sağrı Yüksekliği: 1. laktasyondaki bir inekte 142-153 cm olması idaeldir.
4.3.2. Göğüs Genişliği: Göğüsün geniş olması istenmektedir. Geniş göğüs hayvanın sağlam ve güçlü yapıda olmasının bir göstergesidir.
4.3.3. Sağrı Genişliği : Oturak yumruları arasındaki mesafedir. Doğumda önemlidir. 17-18 cm arası olması idealdir. Doğum kolaylığı nedeniyle geniş olması arzu edilir.
4.3.4. Sağrı Eğimi : Kalça ve oturak yumrularının arasındaki eğim dikkate alınır. Sağrının hafif alçalan eğime sahip olması istenir. Oturak yumrusunun kalça kemiği çıkıntısından 1-2 parmak aşağıda olması istenir.
4.3.5. Beden Uzunluğu : Bedenin uzun olması tercih edilir.
4.3.6. Sağrı Uzunluğu: Sağrının uzun olması tercih edilir.
Resim 4.2. Sağrı yüksekliği ideal bir inek
4.4. AYAK VE BACAK YAPILARI
Hayvanın aşağıdaki özelliklerine bakılarak ayak ve bacak yapısı değerlendirilir.
4.4.1. Tırnak Yüksekliği : Tırnağın ortalama bir yükseklikte olması gereklidir.
4.4.2. Arka Bacak Açısı : Arka bacak açısının ne çok dik (geniş açı) ne de çok dar açılı olması istenir. Arka bacağın yandan görüntüsüne bakılır. Arka bacağın dikliği veya yatıklığı ağırlığın ayaklara dengesiz bir biçimde binmesine yol açar. Hareket zorluğu yanında uzun ömürlülüğü de etkiler.
4.4.3. Arka Bacak Duruşu : Her iki bacağın duruş pozisyonuna bakılır. Bacağın duruşu tırnaklar üzerine direkt etkilidir. Hayvan hareket halindeyken daha kolay tespit edilir. Kaba, şiş ve iltihaplı gibi yumuşak dokuya sahip diz yapısı istenmez.
4.4.4. Kemik Yapısı : Narin olması yanında güçlü bir kemik yapısı olmalıdır.
4.5. MEME YAPISI
Memelerin ödemli olmamasına, meme bölmelerinden birinin körelmiş olmamasına, yaralanma nedeni ile doku bütünlüğünün bozulmamış olmasına dikkat edilmeli, bu tip memeye sahip hayvanlar değerlendirmeye alınmamalıdır.
Hayvanın aşağıdaki özelliklerine bakılarak meme yapısı değerlendirilir.
4.5.1. Meme merkez bağı : Meme merkez bağının güçlü olması gereklidir.
4.5.2. Arka meme yüksekliği : Arka meme yüksekliğinin fazla olması gereklidir.
4.5.3. Arka meme genişliği : Arka meme genişliği fazla olmalıdır.
4.5.4. Meme tabanı : Memenin gelecekteki sağlığı açısından memenin sarkık olmaması, yüksek olması idealdir.
4.5.5. Meme bağlantıları : Ön meme bağlantısı karına doğru geniş açı ile, arka meme bağlantısı sağrıya sağlam bir şekilde bağlanmalıdır.
Resim 4.3. Meme bağlantısı güçlü bir inek
4.5.6. Meme başlarının yerleşimi : Arkadan bakıldığında gerek ön gerekse arka meme başlarının bulunduğu lobun ortasında yer alması ve hafif içe dönük bağlanmış olması gereklidir.
4.5.7. Meme dokusu : Memelerin yumuşak bir dokuda, süt damarları belirgin, kıvrımlı ve geniş bir yapıya sahip olması gereklidir.
4.5.8. Meme başı uzunlukları : Meme başı uzunlukları gerek elle, gerekse makineli sağım için uygun uzunlukta olmalıdır. Meme başı uzunluklarının 6-7 cm, çaplarının ise 1.5-2 cm olması idealdir.
BUZAĞI, DANA VE DÜVELERİN BAKIM VE BESLENMESİ
Buzağı, dana ve düvelerin bakım ve beslenmesi süt sığırcılığı işletmelerinde sürü idaresinin en önemli konularındandır. Sağlıklı ve verimli bir sürü elde etmenin yolu sağlıklı buzağı, dana ve düve yetiştirmekten geçer. Her yıl üreme güçlüğü, meme hastalıkları, yaşlılık ve ölüm gibi nedenlerle sürüden ayıklanmak zorunda olan ineklerin yerini, yeni yetişen düveler alır. Normal olarak her yıl sürünün dörtte biri çeşitli nedenlerle ayıklanır ve işletmede yetiştirilen düveler sürüye katılır. Bu nedenle, sürünün sağlıklı ve verimli bir şekilde devamlılığının sağlanması için buzağı, dana ve düvelerin bakım ve beslenmesine gereken önem verilmelidir. Sığırcılıkta doğumdan süt kesimine kadar olan, yani 0-4 aylık yaştaki hayvanlara buzağı, süt kesiminden 1 yaşına kadar olan, yani 4-12 aylık yaştaki hayvanlara dana, bir yaşından ilk doğumunu yapıncaya kadarki yaşta olan, yani 12-24 aylık yaştaki hayvanlara düve denilmektedir.
6.1.BUZAĞILARIN BAKIM VE BESLENMESİ
Doğum yapacak inekler için ahırda temiz ve sakin bir doğum bölmesi hazırlanmalı ve doğum yaklaştığında inekler bu bölmeye alınmalıdır. Doğumdan sonra buzağı bölmeleri iyice temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Buzağı doğar doğmaz şu önlemler alınmalıdır.
1.Doğumdan sonra, buzağının ağzına ve burnuna yapışmış olan yavru suları ve yavru zarları temizlenir. Buzağının nefes alıp almadığı kontrol edilir, nefes almada güçlük çekmesi durumunda göğüs kafesine bastırılarak suni teneffüs uygulanır.
2.Sağlıklı inekler yavrusunu yalayarak temizler ve kurutur. Bu yalama aynı zamanda masaj etkisi oluşturarak buzağının solunum ve dolaşım sistemini uyarır. Bazen inekler yavrusunu yalamayabilir. Bu durumda buzağıların temiz ve kuru bir bezle kurulanması gerekir.
3. Uzun olan göbek kordonu temiz bir makasla kesilir, içine tentürdiyot dökülerek mikrobik bulaşma önlenir,
4.Buzağı doğar doğmaz septisemi aşısı yapılmalıdır.
6.1.1.İLK 3 GÜNLÜK BAKIM VE BESLEME
Yeni doğan buzağıların hastalıklara karşı bağışıklıkları yoktur. Yeni doğan buzağının hastalıklara karşı bağışıklık kazanması, ancak doğumdan sonraki ilk ağız sütünün alınmasıyla mümkün olmaktadır. Ağız sütünde, buzağının hastalıklara karşı direnç kazanması için gerekli bağışıklık sağlayan maddeler bulunur. Ağız sütünün ilk 4 saat içerisinde alınması gereklidir. Buzağının doğduğunda her öğünde içeceği ağız sütü miktarı doğum ağırlıklarının % 5’i kadardır. Buda Siyah Alaca, Montofon ve Simmental gibi iri cüsseli ırklar için 2-2,5 kg, Jersey ve Yerli ırklarımız gibi küçük cüsseli ırklar için 1-1,5 kg kadardır. Buzağıların bu ilk ağız sütünü almalarından 12 saat sonra tekrar aynı miktarda ağız sütü almaları sağlanmalıdır. Doğumdan 24-36 saat sonra ağız sütünün bağışıklık içeren maddelerinin düzeyi hızla düşer ve normal süte yaklaşır.
Ağız sütü bağışıklık sağlamanın yanında, normal süte göre daha fazla protein, yağ, vitamin ve mineral madde içerir. Ağız sütünün süt şekeri (laktoz) içeriği normal sütten düşüktür. Normal sütte bulunan yüksek orandaki süt şekeri yeni doğan buzağılarda ishale neden olur. Buzağıların sütle beslenmesinde şu hususlara dikkat edilmelidir.
1.Buzağılara ilk 3 gün mutlaka ağız sütü verilmelidir. Buzağılar analarını emmeden önce ineklerin memeleri ılık su ile yıkanıp temiz bir bez ile kurulanmalıdır.
2.Kendiliklerinden analarını ememeyen buzağılara yardım edilmeli veya süt biberonla içirilmelidir.
3.Doğumdan 2 gün sonra buzağılar analarından ayrılarak buzağı bölmelerine konulmalıdır. Buzağı bölmelerinde süt kovadan veya biberonla içirilmelidir. Bu kovaların temiz tutulmasına azami ihtimam gösterilmelidir.
4.Buzağılar günde en az iki kez izlenerek sağlıkları ve süt tüketimleri kontrol edilmelidir. Buzağılar günde, canlı ağırlıklarının % 8-10 u kadar süt tüketmeliler. Yani 40 kg ağırlığındaki buzağı günde 3.5-4.0 kg süt tüketmelidir.
Yeni doğan buzağılar için ilk 3 gün ağız sütünün sulandırılmasına gerek yoktur ve tavsiye edilmez. Ancak fazla olduğu için saklanan ağız sütünün 3 günlük yaştan daha büyük buzağılara verilmesi durumunda 2 katına kadar sulandırılması gereklidir.
Resim 6.1.Süt emmesine yardım edilen buzağı.
Buzağılar doğumdan itibaren sütten kesilinceye kadar, günde 500 g kuru madde tüketmelidirler. Ağız sütünün yeni doğan buzağının tüketebileceğinden fazlası, çiftlikteki diğer buzağılara içirilebilir. Günlük kullanımlar dikkate alınarak uygun hacimdeki kaplara konulan ağız sütü ilk bir iki gün içinde kullanılacaksa buzdolabında, daha uzun sürede kullanılacak ise derin dondurucuda saklanmalıdır.
6.1.2.İLK 4 GÜNDEN SÜT KESİMİNE KADAR BAKIM VE BESLEME
Buzağılar doğumdan itibaren birkaç haftalık yaşa kadar tek mideli hayvanlar gibidirler. Mide gözlerinden işkembe, börkenek ve kırkbayır henüz ergin hayvanınki gibi fonksiyonel değildir ve ölçüleri de farklıdır. Ergin bir sığırın aksine, buzağılarda dördüncü bölme şirden, en büyük mide gözünü oluşturur. Buzağılarda yemek borusunun farklı bir yapısı nedeniyle sütle besleme döneminde, buzağı tarafından içilen süt işkembeye uğramadan direkt olarak şirdene geçer. Şekil 6.1’de ergin bir ineğin ve henüz işkembesi gelişmemiş, süt içme dönemindeki buzağının sindirim sistemleri görülmektedir.
Şekil 6.1.İnek ve buzağının sindirim sistemleri
İşkembe, ancak buzağı başlangıç yemlerinin ve kaliteli kuru otların tüketilmesinden sonra gelişir. Buzağıların sindirim sistemlerinin gelişebilmesi için özellikle buzağı başlangıç yemlerinin doğumdan sonra 3. günden itibaren buzağıların önünde bulundurulması gerekir. Ayrıca buzağıların önünde kaliteli kuru ot, kuru yonca ve temiz su da olmalıdır. Buzağılar tam yağlı sütle, yağsız sütle, ekşitilmiş ağız sütü ile, süt ikame yemleri ile ve antibiyotikli sütlerle beslenebilirler.
6.1.2.1.TAM YAĞLI SÜTLE BESLEME
Sağlıklı buzağılar 3-4 haftalıkken sütten kesilebilirler. Ancak 8 haftadan önce sütten kesmemek gereklidir. Buzağılar ülkemizde genellikle 75-90 gün süreyle sütle beslenmektedirler. Sütten kesilecek buzağıların günde en az 500-700 g buzağı başlangıç yemi tüketebilmesi gerekir. Tablo 6.1’de canlı ağırlığı 40 kg olan buzağıların tam yağlı sütle besleme programları verilmektedir.
Tablo 6.1. Buzağılarda yağlı sütle besleme programları
Hafta
|
Günlük Süt Miktarı
|
Buzağı Başlangıç Yemi
|
Su
|
Kuru Kaba Yem
|
|
Program 1
|
Program 2
|
1
|
4
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
-
|
2
|
4,5
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
-
|
3
|
5
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
-
|
4
|
4,5
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
-
|
5
|
4,0
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
|
6
|
4,0
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
-
|
7
|
3,5
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
Yiyebildi-ği kadar
|
8
|
3,0
|
4
|
Yiyebildiği kadar
|
Sürekli
|
Yiyebildi-ği kadar
|
Toplam
|
227,5
|
224
|
|
|
|
(Coşkun, B. 2006)
6.1.2.2.YAĞSIZ SÜTLE BESLEME
Tam yağlı sütten tasarruf amacıyla özellikle ileride genç sığır besisine alınacak erkek buzağılara, 2. ve 4. haftalar arasında azalan miktarda tam yağlı süt, artan miktarlarda yağsız süt verilmeye başlanır. Yağsız süt verildiğinde, buzağı başlangıç yemine vitamin A, D ve E katılmalıdır.
6.1.2.3.EKŞİTİLMİŞ SÜTLE BESLEME
Ağız sütünün yeni doğan buzağının tüketebileceğinden fazlası ekşitilerek buzağıların beslenmesinde kullanılabilir. Ancak ağız sütünün katı madde miktarı normal sütten fazla olduğu için buzağılara verilirken bir miktar su ilave edilmelidir. Ağız sütünün ekşitilerek saklanmasında şu hususlara dikkat edilmelidir.
1.Ekşitilecek ağız sütü plastik bidonlarda saklanmalı, metal kaplarda saklanmamalıdır. Aksi takdirde ekşitilmiş ağız sütü içinde oluşan asitler metal yüzeyi aşındırarak metal zehirlenmesine yol açabilir.
2.Ağız sütü doğal olarak ekşitilebilir. Ancak özellikle yaz aylarında doğal ekşitme istenildiği gibi sonuç vermez ve ağız sütü içilemeyecek kadar asidik olabilir. Bu nedenle bazı asitler katılarak güvenli bir ekşitme sağlanmalıdır. Güvenli ekşitmede 100 kg ağız sütüne 300 g Formik asit veya 700 g Asetik asit veya 100 g Propiyonik asit eklenir.
3.Özellikle yaz aylarında 3-4 haftadan fazla bekletilmiş ve ekşitilmiş ağız sütü buzağılara verilmemelidir.
4.Ağız sütü ekşitilirken günde iki kez karıştırılmalıdır. Ekşitilerek verilen ağız sütü buzağılara verilmeden önce de iyice karıştırılmalıdır.
5.Ekşitilmiş ağız sütü buzağının ağırlığına ve sütün konsantrasyonuna göre buzağıya verilmeden önce bir miktar su ile sulandırılır. Sulandırma 35-37 oC deki sıcak su ile yapılırsa buzağılar tarafından daha iyi tüketilir.
6.1.2.4.SÜT İKAME YEMLERİ İLE BESLEME
Süt ikame yemleri süt yerine kullanılan toz haldeki yemlerdir. Bu yemler sütten daha ucuza sağlanabildiği zaman kullanılmalıdır. Süt ikame yemleri kullanılmadan önce su ile sulandırılarak buzağılara verilmeli ve proteini % 20-22 olmalıdır. Bu yemlerdeki protein kaynaklarının süt ve süt ürünlerinden olması sindirilebilirliğini artırır. İkame yemin proteini soya gibi bitkisel kaynaklardan sağlanıyorsa sindirimi daha düşük olacağından protein düzeyinin % 22-24 olması gerekir. İyi bir süt ikame yeminde yağ oranının en az % 10 olması istenir. Süt ikame yemlerinde buzağılar tarafından sindirilemediği için, şeker ve nişastanın bulunmaması gerekir.
6.1.2.5.ANTİBİYOTİKLİ SÜTLERLE BESLEME
Tedavi amacıyla antibiyotik uygulanan ineklerin sütü, satılamayacağı veya başka şekilde tüketilemeyeceği için, buzağıların beslenmesinde kullanılabilir. Antibiyotik içeren sütler ağız sütleri gibi ekşitilerek kullanılabilir. Ancak mastit tedavisi gören ve bu amaçla meme içine ilaç verilen memelerdeki sütler içirilmemelidir.
6.1.3.BUZAĞI BAŞLANGIÇ YEMLERİ
İyi kalitede buzağı başlangıç yemi buzağıya doğumdan sonra 3. günden itibaren verilmeye başlanmalıdır. Karma yemlerin erken verilmesi, işkembenin gelişimi için kuru otların verilmesinden çok daha fazla önem arz eder.
Tablo 6.2. Buzağı başlangıç yemleri
Yemler
|
Buzağı başlangıç yemleria
|
A
|
B
|
C
|
D
|
Mısır, kaba öğütülmüş
|
39
|
50
|
44
|
24
|
Yulaf, ezilmiş veya kırılmış
|
-
|
33
|
23
|
24
|
Arpa, ezilmiş veya kırılmış
|
37
|
-
|
-
|
-
|
Şeker pancarı posası
|
-
|
-
|
-
|
20
|
Soya küspesi
|
12
|
15
|
26
|
25
|
Buğday kepeği
|
10
|
-
|
-
|
-
|
Melas
|
-
|
-
|
5
|
5
|
Dikalsiyum fosfat
|
1
|
1
|
1
|
1
|
İz element Tuzları
|
1
|
1
|
1
|
1
|
Vitamin A, IU/kg
|
5000
|
5000
|
5000
|
5000
|
Vitamin D, IU/kg
|
600
|
600
|
600
|
600
|
Ham Protein %
|
18
|
18
|
20
|
20
|
Ham lif %
|
5
|
6
|
5
|
9
|
a: A ve B, kaba yem tüketen ve 4 haftalık yaştan sonra sütten kesilen buzağılar için; C, kaba yem tüketen ve 4 haftadan önce sütten kesilen buzağılar için; D, kaba yem tüketmeyen ve 4 haftadan önce sütten kesilen buzağılar için.
Karma yemler işkembe yüzeyindeki papillaların gelişimini teşvik eder. Buzağı başlangıç yemleri, enerjice zengin, fazla ince öğütülmemiş ve en az %18 ham protein içermelidir. Başlangıç yeminin tüketimini artırmak için tane yemler, tüm olarak, kabaca öğütülmüş olarak, kırılmış olarak veya ezilmiş olarak verilmelidir. Öğütülmemiş tüm haldeki tane yemler, özellikle yulaf, başlangıç yemlerinde bulunabilir ve 3 aylık yaşa kadar buzağılar tane yemleri tüm olarak tüketebilirler.
Başlangıç yemleri içinde % 5 civarında melas bulunması hem iştahı artırır hem de yemde tozlaşmayı önler. Buzağı başlangıç yemleri, buzağılar 12 haftalık oluncaya kadar yedirilir ve yem tüketimi günde 1,5-2 kg olacak şekilde sınırlanmalıdır.
6.1.4.BUZAĞI BÜYÜTME YEMLERİ
Buzağılar sütten kesildikten sonra buzağı başlangıç yemleri azaltılarak buzağı büyütme yemlerine geçilir. Buzağı büyütme yemlerine 3. aydan sonra başlanmalıdır. Bu dönemde buzağıların en az 600-700 g karma yem tüketmeleri gerekir. Buzağıların sütten kesildikten sonra 100 kg canlı ağırlığa ulaşıncaya kadar olan dönemde yeterli miktarda karma yem tüketmeleri sağlanmalıdır. Bu dönemdeki günlük besin madde gereksinimleri tablo 6.3’de verilmiştir. Buzağı ve danaları beslerken, işkembenin mümkün olduğunca erken gelişimini hedefleyen bir besleme programı yapılmalıdır.
Tablo 6.3. Sütten kesilen buzağıların günlük ihtiyaçları.
Canlı Ağırlık (kg)
|
Canlı Ağırlık Artışı (g)
|
Kuru Madde (kg)
|
Enerji (Mcal)
|
Ham protein (g)
|
Vitamin A (IU)
|
50
|
400
|
1,13
|
3,51
|
201
|
5,500
|
500
|
1,27
|
3,93
|
238
|
5,500
|
600
|
1,86
|
4,36
|
276
|
5,500
|
60
|
400
|
1,26
|
3,92
|
209
|
6,600
|
500
|
1,41
|
4,36
|
246
|
6,600
|
600
|
1,56
|
4,83
|
284
|
6,600
|
70
|
400
|
1,39
|
4,31
|
217
|
7,700
|
500
|
1,54
|
4,77
|
254
|
7,700
|
600
|
1,70
|
5,26
|
292
|
7,700
|
80
|
400
|
1,51
|
4,67
|
224
|
8,800
|
500
|
1,66
|
5,16
|
262
|
8,800
|
600
|
1,83
|
5,68
|
300
|
8,800
|
90
|
600
|
2,09
|
6,07
|
309
|
9,900
|
700
|
2,28
|
6,62
|
346
|
9,900
|
800
|
2,48
|
7,19
|
385
|
9,900
|
100
|
600
|
2,22
|
6,45
|
316
|
11,000
|
700
|
2,42
|
7,02
|
354
|
11,000
|
800
|
2,63
|
7,62
|
392
|
11,000
|
3. günden itibaren buzağıların önünde kaliteli ve iştah açıcı buzağı başlangıç yemi ve temiz su bulundurulmalıdır. Yemlerin temiz, kuru ve küflenmemiş olmasına dikkat edilmelidir. Süt ikame, buzağı başlangıç ve buzağı büyütme yemlerinin besin madde değerleri tablo 6.4 de belirtilmiştir.
Tablo 6.4. Buzağılara verilen yemlerin içerikleri
Yem
|
ME, Mcal/kg
|
HP¹ g
|
Yağ %
|
NDF² %
|
Ca %
|
P %
|
İkame yem-1
|
4,29
|
20
|
10
|
-
|
1,0
|
0,70
|
İkame yem-2
|
4,75
|
20
|
20
|
-
|
1,0
|
0,70
|
İkame yem-3
|
4,72
|
18
|
20
|
-
|
1,0
|
0,70
|
Başlangıç yemi
|
3,28
|
18
|
3
|
12,8
|
0,7
|
0,45
|
Büyütme yemi
|
3,24
|
16
|
3
|
18
|
0,6
|
0,40
|
1: HP Ham protein 2: NDF Nötral Deterjan Lif
6.1.5.KURU OT VE SİLAJ
Buzağılara 5-10 günden itibaren iyi kaliteli kuru otlar özellikle yonca kuru otu verilir. Buzağılara 3 aylık yaştan önce silaj verilmemelidir. İyi kalitede buzağı başlangıç yemleri, buzağıların büyümesi için, en iyi kalitede kuru ottan çok daha fazla enerji sağlar. Özellikle ilk 3 ay kuru ot, buzağı başlangıç yemlerinin yerini almamalıdır.
6.1.6.SU TÜKETİMİ
Buzağıların önünde, 3. günden itibaren, temiz su bulundurulmalıdır. Önlerinde devamlı temiz ve taze su bulunan buzağıların yem tüketimleri artar ve daha hızlı büyürler. Özellikle yaz aylarında su tüketimi artabilir.
6.1.7.BUZAĞI KULÜBELERİ
Çoğu hastalıklar aynı bölmede tutulan buzağılar arasında kolaylıkla yayılır. Bunun için buzağıların en az 30 gün, şartlar müsait ise sütten kesilinceye kadar ferdi buzağı bölmelerinde tutulmaları gerekir. Ancak bu süre sonunda buzağılar, fazla kalabalık olmayan bölmelerde birlikte tutulabilirler.
Resim 6.2.Fiberglastan yapılmış buzağı kulübeleri
Buzağı ölümlerinin ve kronik hastalıkların yaygın olduğu işletmelerde ahırlardan ayrı bir yerde, dışarıda ferdi buzağı kulübelerinin yapılması önerilir. Buzağı kulübeleri ahşap, polyester, fiberglas, MDF, galvaniz saç ve eternit gibi malzemelerden yapılabilir. Kulübelerin yapımında, dayanıklı, hafif, ucuz, bakımı ve dezenfeksiyonu kolay basit malzemelerin kullanılması tercih edilmelidir.
Buzağı kulübeleri ahırdan ve padoklardan uzak, iyi drenaja sahip yerlere yerleştirmelidir. Kulübelerin fazla rüzgar almamasına dikkat edilmelidir. Kulübeler ahır çatısından akan sulardan ve havalandırma sistemlerinden uzak olmalıdır. Kulübelerin yerleştirildiği alan düz ise su basmasını önlemek için kulübeler, en az 15 cm yükseklikte kurulmalı ve önlerine küçük çakıl-kum serilmelidir. Kışın kulübelerin içine bol ve kuru altlık serilmeli, yazın ise sadece kuru kum serilmelidir. Kuru kum sineklerle mücadeleye de yardım eder. Kulübelerin birbirlerinden en az 115 cm uzak olması hastalıkların yayılmasını önler. Buzağı kulübelerinin önü açık olmalı, kapatılmamalıdır. Önü kapatılan kulübelerde hava değişimi sağlanamaz.
Resim 6.3.Buzağı kulübesi
6.1.8.BUZAĞI İSHALİ
Bakım ve beslemedeki hatalar buzağılarda ishallere sebep olur. İshalleri önlemek için şu tedbirler alınmalıdır.
1.Buzağı bölmeleri aşırı kalabalık olmamalı, buzağı başına en az 2 m2 yer düşmelidir. Ferdi bölmelerde bulunan buzağılara 60 x 120 cm alan sağlanmalıdır.
2.Buzağı bölmelerinde havalandırma iyi yapılmalıdır. Ancak hava akımı direkt buzağının üzerine gelmemelidir. Havalandırma kışın kısa aralıklarla, yazın sık sık yapılmalıdır.
3.Buzağılar ıslak ve nemli bölmelerde tutulmamalı, altları sık sık temizlenmeli ve yataklık olarak kullanılan materyalin kuru olmasına dikkat edilmelidir.
4.Buzağılar dengeli ve yeterince beslenmeli, aşırı ve düzensiz beslemeden kaçınılmalıdır. Buzağı doğar doğmaz A,D,E vitaminleri de verilmelidir.
5.Yeni doğan buzağılara ağız sütü mutlaka verilmelidir. Analarını ememeyen buzağılara ağız sütü biberonla içirilmelidir.
6.Buzağı beslemede kullanılan kova ve biberonlar her kullanımdan sonra yıkanmalı, içinde su kalmayacak şekilde baş aşağı çevrilerek bırakılmalıdır.
6.1.9.İSHALLİ BUZAĞILAR İÇİN ELEKTROLİT
Buzağı ishallerinin erken farkına varılarak hemen önlem alınması buzağı kayıplarını önler. Eğer buzağı hafif şiddette bir ishale yakalanmışsa (yem tüketimi devam ediyor, aşırı halsizlik görünmüyor ve ateşi yoksa) elektrolit solüsyonun içirilmesi faydalı olur.
Buzağı ishalli ise verilen süt ve süt ikame yemlerinin miktarı önemli ölçüde azaltılır, hatta ishal şiddetli ise hiç verilmeyebilir. Bunların yerine sadece elektrolit verilir. Buzağıya içirilen elektrolit solüsyonları hazır alınacağı gibi evde de hazırlanabilir. Elektrolit, 4 çay kaşığı tuz, 3 çay kaşığı pasta kabartmada kullanılan soda, yarım fincan toz şeker, 4 litre 37 oC’deki su ile karıştırılarak hazırlanır, Hazırlanan bu elektrolitten buzağının canlı ağırlığının 1/10’u kadar verilir. 50 kg ağırlığındaki buzağıya günde 5 kg bu elektrolitten içirilir. Bu miktarın kısa aralıklarla 3-4 kez verilmesi daha uygundur.
6.2. DANALARIN BAKIM VE BESLENMESİ
İlerde süt ineği olacak danaların ve düvelerin bakım ve beslenmeleri süt ineklerine göre daha kolay ve ucuzdur. Bu dönemde ekonomik bir besleme ile dana ve düvelerin normal büyümelerini sağlamak gerekir.
Damızlık danalara kaliteli kaba ve kesif yemler erken yaşta yeterli miktarda verilerek büyüme teşvik edilmelidir. Fakat aşırı enerji içeren yemler verilmemelidir. Zira aşırı enerji yağlanmaya neden olur, bu da meme bezlerinin gelişimini olumsuz etkiler, üremede problemler oluşturur. Aşırı enerji alımı, danaların olması gerekenden daha önce erginliğe ulaşmalarına da neden olur. Bu nedenle süt emme döneminden sonra da günlük ağırlık artışı 700-800 g kadar olmalı ve cinsel olgunluk yaşı kontrol altına alınmalıdır. Bunun için, danaların karma yem tüketimi sınırlı, kaba yem tüketimi sınırsız olarak verilmelidir.
Danalara iyi kalitede kuru otlar, mısır silajı, fiğ+tahıl karışımı silajları sınırsız olarak verilirken, karma yem günde 2 kg kadar verilmelidir. Eğer verilen kuru ot ve silajların kalitesi çok iyi değilse karma yem miktarı 2.5-3 kg’a kadar çıkarılabilir. Danalar iyi kaliteli çayır ve meralardan faydalanabilirler. Fakat mutlaka karma yemle desteklenmeleri gerekir. Tablo 6.5’de 150-200 kg canlı ağırlıktaki danalar için rasyon örnekleri verilmiştir.
Tablo 6.5.Canlı ağırlıkları 150-200 kg olan danalar için rasyonlar
|
Rasyon 1
|
Rasyon 2
|
Rasyon 3
|
Kuru yonca
|
3.5 kg %16-18HP
|
3 kg %11-13 HP
|
-
|
Çayır otu
|
-
|
-
|
1,5 kg % 12 HP
|
Mısır silajı
|
-
|
-
|
3 kg % 8 HP
|
Tahıl karışımı
|
2 kg
% 9.1 HP
|
2,5 kg
% 14,1 HP
|
2,5 kg
%14,1 HP
|
Öğütülmüş Mısır
|
710 kg
|
-
|
670 kg
|
Ezilmiş arpa
|
-
|
454 kg
|
-
|
Öğütülmüş Yulaf
|
182 kg
|
318 kg
|
-
|
Melas
|
-
|
45,5 kg
|
50 kg
|
Soya küspesi
|
-
|
77 kg
|
170 kg
|
İz mineral
|
9 kg
|
9 kg
|
9 kg
|
Sodyum fosfat
|
4.5 kg
|
4,5 kg
|
-
|
Dikalsiyum fosfat
|
-
|
-
|
4,5 kg
|
Kireç taşı
|
-
|
-
|
9 kg
|
Vitamin Premiks
|
2.3 kg
|
2,3 kg
|
2,3 kg
|
6.3.DÜVELERİN BAKIM VE BESLENMESİ
Eğer çok iyi kalitede kaba yem varsa, bir yaşın üzerindeki düveler sadece kaba yemle dahi beslenebilirler. Bunun yanında kalsiyum, fosfor ve mineral içeren yalama taşları devamlı önlerinde bulundurulmalıdır. Düveler bu dönemde günde 700-800 g ağırlık artışı sağlamalıdırlar.
Düvelerin 15. ayda ilk aşımda kullanılmaları için, bu yaşta 350 kg ağırlığa ulaşmaları hedeflenmelidir. Eğer büyüme yeterli değilse bir miktar karma yem verilir. Enerji, fosfor ve vitamin A eksikliği olan düveler kızgınlık belirtileri göstermezler. Tablo 6.6’da 320-350 kg canlı ağırlıktaki düveler için rasyon örnekleri verilmiştir.
Tablo 6.6. Düveler için rasyonlar
|
Rasyon 1
|
Rasyon 2
|
Kuru yonca
|
7 kg
|
3 Kg
|
Mısır silajı
|
-
|
9 Kg
|
Karma yem
|
2 kg
|
1 kg
|
Öğütülmüş Mısır
|
-
|
30 kg
|
Buğday
|
-
|
21,8 kg
|
Arpa
|
49,4 kg
|
10 kg
|
Yulaf
|
49,4 kg
|
-
|
Buğday kepeği
|
-
|
10 kg
|
Pamuk tohumu küspesi
|
-
|
24 kg
|
Mineral
|
1 kg
|
0,1 kg
|
Mermer tozu
|
-
|
3 kg
|
Tuz
|
-
|
1 kg
|
Vitamin
|
0,2 Kg
|
0,1 kg
|
Düveler için baklagil veya baklagil-buğdaygil karışımı kuru otlar mükemmel bir kaba yem kaynağıdırlar. Özellikle erken biçilmiş otların, geç biçilmiş otlara göre besin madde içerikleri daha yüksektir. Mısır silajı, bir yaşın üzerindeki düveler için iyi bir kaba yem kaynağıdır. Ancak düvelere sınırsız verilmemelidir. Fazla enerji yağlanmalarına neden olur. Düvelere 10-15 kg mısır silajı verilebilir. Mısır silajı enerjice zengin olmasına karşın protein, kalsiyum ve fosfor yönünden fakirdir. Bu nedenle kaba yem olarak mısır silajı yedirilen düvelerin karma yemlerinin büyük oranda proteince zengin soya ve pamuk tohumu küspeleri gibi yağlı tohum küspelerinden oluşması gerekir. Mısır silajı bir miktar yonca kuru otu ile birlikte verilirse protein ve kalsiyumca desteklenmiş olur.
Düvelere karma yem verilirken, verilecek miktar ve protein içeriği verilen kaba yemin cinsine ve kalitesine göre değişir. Tablo 6.7 de düvelere verilecek karma yemlerin miktarı gösterilmiştir.
Tablo 6.7. Düveler için karma yem miktarı (kg)
Düvenin Canlı Ağırlığı
|
İyi kalitede kaba yem
|
İyi kalitede mısır silajı
|
Kötü kalitede kaba yem
|
Ot
|
Karma yem
|
Silaj
|
Karma yem
|
Ot
|
Karma yem
|
180
|
3,0
|
1,6
|
9,0
|
1,4
|
2,3
|
2,7
|
270
|
5,5
|
1,0
|
13,5
|
1,0
|
4,5
|
2,7
|
360
|
7,2
|
0,5
|
18,0
|
0,5
|
5,5
|
2,7
|
450
|
9,0
|
0
|
23,0
|
0,5
|
7,0
|
2,7
|
Meralar, 1 yaşın altındaki danaların ihtiyaçlarını karşılamak için tek başına yeterli olmazlar. İyi kalitede meralar dahi büyümekte olan düvelerin bu dönemde ihtiyaçlarını karşılayamazlar. İlkbaharda mera otlarının protein, mineral ve vitamin değerleri yüksektir. Fakat enerjice desteklenmeleri gerekir. Bu dönemde düvelere meraya ek olarak 1-2,5 kg karma yem verilmelidir. Meranın kalitesi iyi değilse ve otlar kurumaya başlamışsa meraya destek olarak, karma yemin yanında diğer kaba yemlerden de vermek gerekir.
6.4.İLERİ GEBE DÜVELERİN BESLENMESİ
Doğumdan iki ay önce ileri gebe düveler yoğun bir besleme programına alınırlar. Böyle bir besleme programı laktasyon döneminde verimliliği önemli derecede artırır. Doğum öncesi 8.-6. haftalar arasında hayvanlar karma yeme yavaş yavaş alıştırılırlar. Bu kritik dönemlerde besin madde ihtiyacının karşılanması, yavrunun ve meme bezlerinin iyi bir şekilde gelişiminde büyük rol oynar. Bu dönemde yavrunun ve yavru zarlarının yoğunluğu arttığı için, işkembenin toplam yem tüketim kapasitesi azalır. Bu nedenle, sindirilme derecesi % 70’in üzerinde olan yemler verilmelidir. Yani, gebeliğin son ayında kaliteli yemler rasyona dahil edilmelidir. Bu dönemde kuru madde tüketim kapasitesi 8.5 kg kadardır. Doğumdan önce 8. ila 6. haftalarda 1 kg karma yem verilir. Gebeliğin son ayında ise, karma yem miktarı 2 kg'ın üzerine çıkarılır.
SÜT İNEKLERİNİN BAKIM VE
BESLENMESİ
Süt sığırcılığı işletmelerinde süt üretim maliyetinin %70’ini yem giderleri oluşturmaktadır. Bu nedenle, karlı bir süt işletmeciliği için ucuz ve kaliteli yem temini önemlidir. Yetiştiricilerin ineklerin sindirim sistemlerini bilmeleri ve buna göre yemleme yapmaları gereklidir. Laktasyonun değişik devrelerinde, gebelikte ve kuru dönemde hayvanların nasıl beslenmeleri gerektiği, günlük besin madde ihtiyaçları ve rasyonda kullanılacak yem maddeleri de yetiştiriciler tarafından bilinmelidir.
7.1.SIĞIRLARDA SİNDİRİM
Sığırlarda sindirim sistemi; yemek borusu, mide, ince barsak ve kalın bağırsaktan oluşur. Sığırların midesi 4 bölmelidir. Midenin ilk 3 bölümü olan işkembe (rumen), börkenek (retikulum) ve kırkbayır (omasum) ön mide olarak adlandırılır, 4. bölme ise şirden (abomasum) dir.
7.1.1.Ön Mide (işkembe, börkenek ve kırkbayır): İşkembe ön mide bölmelerin en büyüğüdür. Ergin bir hayvanda 150-200 litre hacmindedir. İşkembe ve börkenekte milyonlarca mikroorganizma yaşar. Bu mikroorganizmalar salgıladıkları enzimler ile yemleri parçalayıp daha küçük kısımlara ayrıştırdıktan sonra kendi bünyelerine uygun besinlere dönüştürürler.
Mikroorganizmalar uygun şartlarda, 39-40 oC sıcaklık, oksijensiz ortam ve belli asitlik derecesinde çoğalırlar. Bu mikroorganizmaların salgıladıkları enzimler sayesinde sığırlar lifli yemleri değerlendirirler. Mikroorganizmalar salgıladıkları enzimlerle yemlerdeki protein yapısında olmayan azotlu maddeleri (üre, biüre gibi) kullanıp protein yapısına çevirebilirler. Mikroorganizmalar B, C ve K vitaminlerini sentezleyebildikleri için, sığırlar bu vitaminleri dışarıdan almaya gerek duymadan yaşabilirler.
Bu mikroorganizmalar ani rasyon değişikliklerine karşı hassastırlar. Bu nedenle ani rasyon değişikliklerinden kaçınmak gerekir. Zira mikroorganizmalar kaba yem değişikliğine 2 haftada, konsantre yem değişikliğine 4-6 haftada uyum sağlayabilmektedirler.
7.1.2.Şirden: Sindirim enzimleri ve asit salgılayan, tek mideli hayvanların midesinin benzeri olan esas midedir.
7.1.3.Sindirim kanalının fonksiyonu
Geğirme: İşkembede yemler, mikroorganizmalar tarafından parçalanırken karbondioksit ve metan gazları üretilir. Normal olarak bu gazları dışarı atmak için hayvan geğirir. Aksi halde hayvan şişer.
Geviş getirme: Geviş getirme, işkembe ve börkeneğe gönderilmiş yemlerin ağza getirilip tekrar çiğnenmesidir. Dane yemler ve ince öğütülmüş rasyonlar geviş getirme süresini azaltırken kuru otlarla besleme geviş getirme süresini artırır.
İşkembe hareketi: İşkembe devamlı bir şekilde kasılır ve hareket eder. Sağlıklı bir inekte işkembe 1 dakikada 3-5 kez kasılır. Bu kasılmalar, mikroorganizmaların işkembeye gelen yem maddeleri ile karışmasını sağlar. İşkembedeki katı maddelerin sıvı üzerinde yüzmesini önler ve yem materyalinin işkembeden kırkbayır ve şirdene geçişini kolaylaştırır. İşkembe hareketlerinin durması veya yavaşlaması ineğin hasta olduğunun bir işaretidir.
Tükürük üretimi: Tükürük bezleri tarafından her gün 50-80 litre tükürük üretilir ve işkembeye gönderilir. Öğütülmüş yemler daha az tükürük üretilmesine neden olurken, kıyılmamış kuru otlar tükürük salgısını artırırlar.
Kusma: Sığırlar nadiren kusarlar. İçinde alkaloidler bulunan otlar kusmaya neden olabilirler.
7.2. SÜT İNEKLERİNİN BESİN MADDE İHTİYAÇLARI
Süt ineklerinin besin madde ihtiyaçları, enerji, protein, lif, mineral ve vitamin olmak üzere 5 grup altında toplanır.
Bir ineğin günlük alması gereken bütün besin maddelerini, hayvanın bir günde tüketebileceği miktarda kuru madde ile sağlayan ve değişik yemlerden oluşan bir günlük istihkakı belirlemeye rasyon hazırlama denir.
Süt ineklerinin günlük tüketebilecekleri kuru madde miktarları canlı ağırlıklarına ve süt verimlerine göre değişir. Bu miktarlar tablo 7.1. de gösterilmiştir. Günlük kuru madde tüketimi, kurudaki inekler için canlı ağırlığının %1.5-2.5’i, düşük ve orta süt verimli inekler için % 2.5-3.0’ü, yüksek süt verimli inekler için % 3.0-4.0’ü alınabilir. İneğin tüketebileceği kuru madde miktarı ineğin kendisinden, çevresinden ve yemin yapısından etkilenir.
Tablo 7.1. Süt ineklerinin günlük kuru madde ihtiyaçları
Canlı ağırlık kg
|
440
|
550
|
660
|
770
|
880
|
Süt verimi kg
|
Canlı ağırlığın % si olarak günlük kuru madde tüketimi (Kg)
|
11
|
2.7
|
2.4
|
2.2
|
2.0
|
1.9
|
16.5
|
3.2
|
3.0
|
2.6
|
2.3
|
2.2
|
22
|
3.6
|
3.2
|
2.9
|
2.6
|
2.4
|
27.5
|
4.0
|
3.5
|
3.2
|
2.9
|
2.7
|
33
|
4.4
|
3.9
|
3.5
|
3.2
|
2.9
|
38.5
|
5.0
|
4.2
|
3.7
|
3.4
|
3.1
|
44
|
5.5
|
4.6
|
4.0
|
3.6
|
3.3
|
49.5
|
-
|
5.0
|
4.3
|
3.8
|
3.5
|
Kaynak: NRC: Nutrient Requirements of Dairy Cattle 1989
7.2.1. Enerji ihtiyacı
Süt ineklerinin enerji ihtiyaçları laktasyonun farklı dönemlerine, süt verimine ve canlı ağırlıklarına göre değişir. Günlük enerji ihtiyacı rasyondaki karbonhidratlar, yağlar ve proteinlerden sağlanır.
Bir süt ineğinin günlük enerji ihtiyacı, yaşama payı ve günlük süt verimi göz önüne alınarak hesaplanan verim payının toplamıdır. İneklerin günlük enerji ihtiyaçları tablo 7.4’de gösterilmiştir. Henüz büyümesini tamamlamamış genç ineklerde, enerji ihtiyacı 1. laktasyonda % 20, 2. laktasyonda % 10 artırılır. Gebe ineklerde gebeliğin 7. ayına kadar yaşama payı enerji ihtiyacı değişmez. Fakat, gebeliğin son iki ayında yavrunun gelişmesi için yaşama payı enerji ihtiyacı % 25-30 artırılır. Verim payı enerji ihtiyacı hesaplanırken sütteki yağ oranı dikkate alınır. Enerji birimi olarak Metabolize olabilir enerji (ME Kcal veya ME Mcal) kullanılır.
7.2.2 Protein ihtiyacı
Süt ineklerinin günlük protein ihtiyaçları Ham Protein (HP) birimi ile ifade edilir ve gram (g) olarak gösterilir. Süt ineklerinin günlük protein ihtiyacı, yaşama payı ve verim payının toplamıdır. Henüz büyümesini tamamlamamış genç ineklerde, protein ihtiyacı 1. laktasyonda % 20, 2. laktasyonda % 10 artırılır. Gebe ineklerin yaşama payı protein ihtiyacı gebeliğin son iki ayında % 90 düzeyinde artar. Verim payı protein ihtiyacı süt verimine ve yağ oranına göre değişir. Süt ineklerinin yaşama ve verim payı protein ihtiyaçları tablo 7.4’de gösterilmiştir.
7.2.3 Lif ihtiyacı
Lif yemin yavaş sindirilen (selüloz, hemiselüloz) ve sindirilemeyen (lignin) kısmıdır. Lif büyük oranda işkembedeki mikroorganizmalar tarafından sindirilir.
Lifli yemler işkembede daha fazla yer işgal ederek dolgunluğunu sağlarlar. Bu dolgunluk hissi yem tüketimini sınırlar. Süt ineklerinin rasyonlarında, yeterli düzeyde lif bulunmak zorundadır. Lifli yemler hayvanın çiğneme işlemini sağlayarak tükürük üretimini artırır ve süt yağının düşmesini önler. Lif oranı belli bir düzeyin üzerine çıktığında, yem tüketimi ve rasyonun sindirilebilirliği düşer. Buda süt verimini düşürür. Rasyonda bulunması gereken Lif miktarı Tablo 7.2’de gösterilmiştir.
Tablo 7.2. Rasyonlarda bulunması gereken lif oranı
Laktasyondaki inekler
|
NDF(% KM olarak)
|
Günde 50 kg ve üzeri süt verenler
|
26
|
Günde 35-50 kg süt verenler
|
28
|
Günde 22.5-35 kg süt verenler
|
32-33
|
Günde 22.5 kg süt verenler
|
39
|
Yeni buzağılamış inekler
|
36
|
Kurudaki inekler
|
50
|
Düve (canlı ağırlığı 200 kg dan az)
|
34
|
Düve (canlı ağırlığı 200-400 kg)
|
42
|
Düve (canlı ağırlığı 400-600 kg)
|
50
|
Kaynak: NRC: Nutrient Requirements of Dairy Cattle 1989
Süt ineği rasyonlarındaki lif Ham Lif (HL), Asit Deterjan Lif (ADF) ve Nötr Deterjan Lif (NDF) olarak üç şekilde belirtilebilir. Süt ineği rasyonlarındaki lif; % 17 HL, % 18-19 ADF, % 26-27’ NDF nin altına düşmemelidir.
İneklerin lif ihtiyacı karşılanırken rasyonun lif oranı kadar aynı zamanda lifin partikül büyüklüğü de önemlidir. Bir yemin ham lif oranı ile lif partikül büyüklüğü birlikte o yemin kaba yem değerini verir. Lif oranı yüksek olmasına rağmen partikül büyüklüğü küçük olan yemlerin kaba yem değeri küçüktür.
7.2.4. Mineral ihtiyacı
Mineraller hayvanın sağlığı ve verim için gerekli olan elementlerdir. Süt ineklerinin rasyonlarında bulunması gereken mineraller, kalsiyum (Ca), fosfor (P), mağnezyum (Mg), sodyum (Na), klor (Cl), kükürt (S) ve potasyum (K) dur. Sodyum ve klor rasyonlara tuz olarak katılır.
Süt ineklerinin çok az miktarlarda ihtiyaç duyduğu mineraller ise, demir (Fe), bakır (Cu), mangan (Mn), çinko (Zn), iyot (I), kobalt (Co) ve selenyum (Se) dur. Süt ineklerinin kalsiyum ve fosfor ihtiyaçları Tablo 7.4’de verilmiştir. İşletmede hazırlanan karma yemlere mineral karışımlarını eklemek gereklidir.
Süt ineklerinin rasyonlarında kalsiyum ve fosforun belli bir oranlarda bulunması şarttır. Bu oranın Ca/P; 1/1 ile 2/1 arasında olması gerekir. Gebeliğin son 10 gününde rasyondaki Ca/P oranının 1/1’i geçmeyecek şekilde ayarlanması gerekir. Kalsiyum ve fosfor eksikliğinde veya iki mineral arasındaki dengenin bozulmasıyla, danalarda raşitizm ve büyümede yavaşlama, ineklerde kemiklerin kolay kırılması, süt veriminde düşme ve süt humması görülür. Kanda fosfor düzeyi normalin altına düştüğünde pika denilen odun, toprak, kıl gibi şeyleri yeme durumu ortaya çıkar. Fosfor eksikliğine bağlı olarak inekler kızgınlık göstermeyebilir. Döl tutmamama gibi üreme bozuklukları da görülebilir. Yetiştiricilerin özellikle bu iki mineralin rasyonlarda yeterli ve dengeli bulunup bulunmadığını kontrol etmeleri, ineklerde ortaya çıkabilecek ve büyük ekonomik kayıplara neden olabilecek rahatsızlıkları önlemek için şarttır.
Yonca ve üçgül gibi baklagiller, öğütülmüş kireçtaşı ve dikalsiyum fosfat zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Yağlı tohum küspeleri, hububatlar ve kepekleri, monosodyum, monoamonyum ve dikalsiyum fosfatlar da fosfor bakımından zengin kaynaklardır.
7.2.5 Vitamin ihtiyacı
Vitaminler, büyüme, sağlık, üreme ve süt verimi için gereklidirler. Daha önceden belirtildiği gibi B, C ve K vitaminleri sığırların ön midesinde sentezlenebilmektedir. Bunun dışındaki A, D ve E vitaminlerinin rasyona katılması gerekmektedir. İşletmede hazırlanan karma yemlere vitamin katılmalıdır.
7.3. YEMLER
7.3.1 Kaba yemler
Lif içeriği bakımından zengin olan yemlere “kaba yemler” denir. Kaba yemler rasyonda belli oranda sağlanmadığı takdirde ineklerin işkembesindeki sindirim aksar, süt yağı düşer ve asidosis ortaya çıkar. Kaba yemlerin enerji ve protein oranı artıp sindirebilirliği yükseldikçe kalitesi artar. Süt ineklerinin beslenmesinde kaliteli kaba yemi ucuza temin etmek ve rasyonda kullanımını artırmak esastır. Hiç kesif yem kullanmadan veya sadece eksik olan besinleri karşılamak için çok az kesif yem kullanarak (1 kg kadar) yaşama payının yanında 10-14 kg kadar süt verimini kaba yemlerden karşılamak mümkündür. Ülkemizde, kaliteli kaba yem üretimine yeteri kadar önem verilmediğinden, fazla miktarda kesif yem kullanarak pahalı bir üretim yapmaktadırlar. Hayvanın kaba yem ihtiyacını karşılamak içinse saman kullanımı yaygındır. Saman lifinin büyük bir kısmı hiç sindirilemeyen lignin’den oluşmaktadır. Samanın kullanımı zorunlu ise diğer otlarla birlikte verilmesi sindirime olumlu etki yapar.
Kaba yemin rasyondaki oranı veya günlük kaba yem tüketimi hayvanın verim devresine göre değişmektedir. Laktasyonun başında, süt veriminin yüksek olduğu dönemlerde rasyonda kaba yem/kesif yem oranı 40/60, diğer devrelerde ise 50/50, hatta süt verimi düşük ineklerde bu oran 60/40 olabilir. Kurudaki ineklerde, kısır ineklerde ve düvelerde rasyonun kaba yem oranı % 80-90, hatta kaba yem kaliteli ise % 100’e çıkarılabilir, ancak tuz, mineral ve vitamin ilave edilmelidir. Kuru madde olarak, bir ineğin canlı ağırlığının % 1.5’i kadar kaba yem verilmesi günlük ihtiyacını karşılar. Yeşil yemler, kuru otlar, hasıllar, silajlar, hasat artıkları ve sanayi yan ürünleri süt ineklerine verilen kaba yemlerdir. Süt ineği rasyonlarında kullanılan bazı kaba yemlerin lif oranı tablo 7.3’de verilmiştir.
Tablo 7.3. Bazı kaba yemlerin lif oranı
Kaba yem
|
(HL)
|
(ADF)
|
(NDF)
|
|
Kuru maddede % olarak
|
Yonca kuru otu
|
22
|
29
|
40
|
Üçgül
|
21
|
32
|
36
|
Mısır silajı
|
24
|
28
|
51
|
Kaynak: NRC: Nutrient Requirements of Dairy Cattle 1989
Yeşil yemler: Soldurularak hayvana verilen yonca, korunga, baklagil ve hububat karışımı yeşil otlar ile yeşil çayır ve mera otları bu gruba girer.
Resim 7.1.Kaba yem yiyen hayvanlar
Kuru otlar ve hasıllar: Yonca, korunga, çayır otları gibi kurutulmuş otlar ile dane gelişiminden önce hasat edilerek kurutulan buğday, yulaf, arpa, fiğ, tritikale gibi hasıllardır. Bitki fazla olgunlaşmadan hasat edilen ve kurutma esnasında yaprakları fazla dökülmeden kurutulan otlar besin maddelerini fazla kaybetmezler. Hasadı geciktirilen ve fazla olgunlaşan otlarda protein, enerji, kalsiyum, fosfor ve kuru madde sindirilebilirliği düşer. Süt ineklerine günde 8-10 kg’dan fazla kuru ot verilmemelidir. Kaliteli kuru otların süt verimi yüksek olan ve laktasyonun başlangıç döneminde olan ineklere verilmesi gerekir.
Samanlar: Buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç, baklagil samanlarını kapsar.
Silajlar: Su oranı yüksek bitkilerin belli büyüklüklerde kıyılıp sıkıştırılarak havasız bir ortamda belli sürede kontrollü olarak fermente edilmesine silaj denir. Silaj yemin lezzetini artırdığı gibi depolamadan doğan besin kayıplarını da asgariye indirir. Aynı zamanda sulu yemlerin, bakteri, küf ve mayalar üremeden, yani bozulmadan uzun süre saklanmalarını sağlar.
Mısır, baklagil ve buğdaygil otları, çayır otları, saman, şeker pancar yaprakları, şeker pancarı posası, biracılık artıkları ve meyve suyu fabrikaları gibi sanayi yan ürünleri ve artıkları ile silaj yapılabilir. Mısır silajı süt sığırları için vazgeçilmez bir enerji ve kaba yem kaynağıdır. İyi bir şekilde hazırlanmış mısır silajının 3 kg’ı enerji içeriği bakımından 1 kg süt yemine eşdeğer kabul edilebilir.
Hasat ve harman artıkları: Buğday kavuzu, mısır koçanı ve sapı, ayçiçeği sapı ve çanağı, şeker pancarı yaprakları ve pancar başı bu gruba girer.
Sanayi yan ürünleri ve artıkları: Yaş, suyu alınmış, kurutulmuş veya peletlenmiş şeker pancarı posası, malt posası (biracılık yan ürünleri), meyve suyu fabrikaları yan ürünleri olan meyve kabukları ve posaları, salça fabrikası yan ürünleri (domates posası) bu gruba girer.
7.3.2. Kesif yemler
Kesif yemler (konsantre yemler) enerji ve protein içeriği bakımından zengin, lif içeriği bakımından fakir olan yemlerdir. Fabrikalarda hazırlanmış tescilli süt yemleri, işletmede hazırlanan karma süt yemleri ile enerji ve protein içeriği yüksek kesif yem maddeleri bu gruba girer.
Resim 7.2.Kesif yem yiyen hayvanlar
Enerji içeriği yüksek kesif yem maddeleri: Mısır, arpa, buğday, yulaf, çavdar, sorgum gibi dane tahıllar, kepekler, kırık buğday, değirmen artıkları gibi tahıl yan ürünleri ile şeker pancarı posası, melas gibi fabrikasyon artıkları enerji içeriği yüksek yemlerdir.
Mısır, enerji değeri en yüksek olan yemdir. Protein oranı ve protein kalitesi düşüktür.
Arpa, enerji içeriği yüksek, protein kalitesi düşüktür. Süt sığırı rasyonlarına yüksek oranda katılacaksa yavaş yavaş alıştırılması gerekir.
Buğday, enerji içeriği yüksek, protein kalitesi diğer tahıllara göre daha iyidir. Süt sığırı rasyonlarında % 25’i geçmemelidir. Buğday işkembede hızla parçalandığı için fazla yedirilirse süt yağı düşer ve asidosis’e yol açar.
Yulaf, enerji içeriği yüksektir. Dane yem karmasının lif değerini yükselterek işkembe fonksiyonlarını düzenler.
Çavdar, dane yemlerin içinde en iştahsız tüketilenidir.
Sorgum, karoten (vitamin A) içeriği düşüktür. Sorgumla hazırlanmış yem verilen hayvanların rasyonları kurutulmuş otlarla desteklenmelidir.
Buğday kepeği, lif içeriği yüksek, ham protein oranı % 12-16 arasındadır. Zengin bir fosfor kaynağıdır. Laksatif bir yem olduğu için sığır rasyonlarında tercih edilir.
Bütün dane yemler bir yaşına kadar olan sığırlara tüm olarak verilebilir, bir yaşından sonra kabaca öğütülmeli veya kırılmalıdır. Aksi takdirde, tükettikleri danenin % 30’unu sindirmeden yine tüm olarak gübre ile çıkartırlar.
Protein içeriği yüksek kesif yem maddeleri: Soya küspesi, pamuk tohumu küspesi, ayçiçeği tohumu küspesi ve keten tohumu küspesi gibi yağlı tohum küspeleri protein içeriği yüksek olan kesif yem maddeleridir.
Soya küspesi, protein oranı ve protein kalitesi çok yüksektir. Pahalı olması nedeniyle sınırlı kullanılan soya küspesinin özellikle, çok yüksek süt verimli ve laktasyonun başlangıcındaki ineklerin beslenmesinde kullanılması daha iyi olur. İyi bir kalsiyum ve fosfor kaynağıdır.
Pamuk tohumu küspesi, iyi kalitede bir protein kaynağıdır. Süt ineklerine çok fazla miktarda yedirilirse süt yağını sertleştirir, tereyağının kalitesini bozar ve kabızlığa neden olabilir.
Ayçiçeği tohumu küspesi, iyi bir protein kaynağıdır. Laksatif etkilidir. Küspe kısmen kabuklu olduğu için lif içerir ve sığırlar tarafından iştahla tüketilir.
Keten tohumu küspesi, iyi bir protein kaynağıdır. Keten tohumu küspesi sığırların sindirim sistemi üzerine olumlu etki eder. Süt inekleri tarafından sevilerek tüketilir, fakat süt yağını yumuşatıcı özelliği vardır.
7.4.SÜT İNEKLERİNİN BESLENMESİ
Süt ineklerinin besin ihtiyacı laktasyonun durumuna ve gebeliğe göre değişir. Laktasyon boyunca hayvanın süt verimi, yem tüketimi ve canlı ağırlığındaki değişim farklıdır. Laktasyon boyunca, bu değişimler göz önüne alınarak, süt inekleri 4 farklı dönemde beslemeye tabi tutulmalıdır. Henüz süt verimine başlamamış düvelerin beslenmesi ise bu 4 dönemin dışında ayrı olarak düşünülmelidir.
1.Laktasyonun ilk 70 günü
2.Laktasyonun 70-140 günleri arası
3.Laktasyonun 140-305 günleri arası
4.Kuru dönem
7.4.1.LAKTASYONUN İLK 70 GÜNÜ
Laktasyonun başlangıcı olan buzağılamadan sonraki bu ilk dönem en kritik dönemdir. İneğin süt vermeye başladığı, oldukça yoğun bir bedensel yük altında olduğu bir dönemdir. Süt verimi hızla artar ve 4-6 hafta sonra en yüksek düzeye çıkar. Buna rağmen yem tüketimi çok fazla değildir. Yem tüketimi 12-14 hafta sonra 2. dönemde artar.
Bu dönemde ortaya çıkabilen problemler: Bu dönemde ineklerin süt verimleri maksimum düzeye ulaşmasına rağmen yem tüketimleri daha yavaş arttığı için, inekler negatif bir enerji bilançosuna sahiptirler. Yani, yüksek süt verimleri için gerekli olan enerjiyi kendi vücut yağlarını yakarak karşılarlar. Bu dönemde günde 0.5 kg kilo kaybı normaldir. Enerji dengesizliği ve kalsiyum-fosfor dengesinin bozulması sonucu süt humması, ketosis, gizli kızgınlık ve döl tutmama gibi problemler görülebilir. Bunları önlemek için bu dönemde besleme ile ilgili olarak şu tedbirler alınmalıdır.
a-İnek kuru dönemden birden süt verimine geçtiği için yem tüketimini de artırmak gerekir. Bunun için, karma yem veya dane yem her gün 0.5-1 kg artırılarak verilmelidir.
b-Normal rumen fermentasyonunu sağlayabilmek için rasyonda % 17-18 düzeyinde ham lif bulunmasına dikkat edilmelidir. Liflerin daha iyi değerlendirilmesi için silajın kıyılarak, dane yemlerin ezilerek veya kırılarak hayvana yedirilmesi gereklidir.
c- Bu dönemde rasyonun toplam kuru maddesinde % 65 den fazla dane yem bulunmamalı ve hayvana iyi kaliteli kaba yemler yedirilmelidir.
7.4.2.LAKTASYONUN 70-140 GÜNLERİ ARASI
Buzağılamadan sonraki 2. dönem olan bu dönemde süt verimi yüksektir.Süt verimini yüksek seviyede mümkün olduğu kadar uzun tutmak temel prensiptir. Bu dönemde yem tüketimi maksimuma yakındır ve ineğin besin gereksinimlerini karşılayacak düzeydedir. Dane yem tüketimi ineğin canlı ağırlığının % 2.5‘ine erişebilir. Kaba yem tüketimi canlı ağırlığın en az % 1’i düzeyinde tutulmalıdır. Bu dönemde şeker pancarı posası ve melas verilmesi ineğin yüksek düzeyde karma yem tüketimini teşvik eder ve işkembede sindiriminin normal seyrinde devam etmesinin sağlar. Bu dönemdeki potansiyel problemler süt verimindeki ani düşüş, sütteki yağ oranının düşüşü, gizli kızgınlık ve ketosisdir.
7.4.3.LAKTASYONUN 140-305 GÜNLERİ ARASI
Buzağılamadan sonraki bu 3. dönemdeineklerin problemleri çok az olur. Aynı zamanda ineğin gebe olduğu bu dönemde süt verimi azalmaya devam eder ve hayvanın besin ihtiyacı azalır. Bu dönemde dane ve karma yem tüketimi azaltılamalı ve süt verimini karşılayacak düzeyde olmalıdır. Laktasyonun erken döneminde ağırlık kaybeden inekler bu dönemde kaybettikleri ağırlıklarını geri alırlar.
7.4.4.KURU DÖNEM
Bir sonraki laktasyondan 45-60 gün önceki dönem olan bu dönemde besin madde gereksinimleri yüksek olmasa bile yinede kritiktir. Bu dönemdeki hatalar gelecek laktasyonu kötü bir şekilde etkiler. Bu dönemde inekler, hem karnındaki buzağının ihtiyaçlarının karşılanması ve hem de 3. dönemde eksik kalan vücut ağırlıklarının tamamlanması için yeterli besine gerek duyarlar. Kuru madde tüketimi canlı ağırlığın yaklaşık % 2’si kadardır. Bunun %1’i kaba yem ile karşılanmalıdır.
Bu dönemde kalsiyum ve fosfor dengesini sağlamak ve ihtiyacını karşılamak çok önemlidir. Ca/P oranı yaklaşık 2:1 olmalıdır. Bu dönemde Vitamin A ve D verilmesi buzağının yaşama gücünü ve ağız sütünün vitamin düzeyini artırır, doğumdan sonra yavru zarlarının atılımını kolaylaştırır ve süt hummasını önler.
Bu dönemdeki potansiyel problemler; süt humması, abomasumun yer değiştirmesi ve yağlı inek sendromudur.
7.5 ÖRNEK RASYONLAR
Örnek Rasyon 1:
Yaklaşık 600 Kg canlı ağırlıkta, laktasyonun başında günde 40 kg, % 3.5 yağlı süt veren bir Siyah Alaca ineğin günlük besin madde ihtiyaçlarını hesaplayalım. İlk önce Tablo 7.4’den bu ineğin günlük besin madde ihtiyaçlarını hesaplayalım.
Günlük besin madde ihtiyaçları
|
|
HP (g)
|
ME (Mcal)
|
Ca (g)
|
P (g)
|
Yaşama payı
|
489
|
16.12
|
21
|
17
|
Verim payı
|
82x40=3280
|
1.16x40=46.4
|
2.60x40=104
|
1.75x40=70
|
Günlük toplam
|
3769
|
62.54
|
125
|
87
|
İkinci olarak, kuru madde tüketimini hesaplamak gerekir. Tablo 7.1’de 600 kg canlı ağırlık için ayrı bir değer gösterilmediğinden 550 ve 660 kg canlı ağırlıkta 38.5 kg süt veren inekler için verilen değerlerin ortalaması alınabilir. Buna göre; 3.7+4.2/2=3.9 kuru madde eder. Yani, (600x3.9)/100=23.4 kg kuru madde tüketebileceği varsayılabilir. Laktasyonun başındaki yüksek süt verimli ineklerde kaba/kesif yem oranını % 40’ın altına düşürmediğimizden ve kaba yemimiz, kaba yem oranını toplam kuru madde tüketiminin % 45’i olarak alırsak, kaba yem miktarı; 23.4x0.45=10.5 kg KM eder. Kesif yem miktarı ise, 23.4-10.5@13 kg KM eder.
Kaba yemin sağladığı besin madde değerleri:
Kaba yem olarak günde, 15 kg mısır silajı (% 30 KM, 2.6 Mcal/kg KM ME, % 8.6 HP, % 21.4 HL içeren) ve 7 Kg yonca kuru otu (% 88 KM, 2.0 Mcal/kg KM ME, % 16 HP, % 32.0 HL içeren) verdiğimizde;
Kaba Yemler
|
Kuru
Kg
|
KM
%
|
KM
Kg
|
ME
Mcal
|
HP
g
|
HL
g
|
Ca
g
|
P
g
|
Mısır silajı
|
15
|
30
|
4.5
|
11.7
|
387
|
963
|
12.6
|
9.9
|
Yonca kuru otu
|
7
|
88
|
6
|
12
|
960
|
1920
|
100.8
|
13.8
|
Toplam
|
22
|
|
10.5
|
23.7
|
1347
|
2883
|
113.4
|
23.7
|
Kaba yemle, 23.7-16.12=7.6 Mcal ME ve 1347-489= 858 g HP, yaşama payının üzerinde sağlanmıştır. Yani, bu kaba yemle, ME’deki fazlalığa göre, yaşama payı+ 7 kg (7.6/1.16 ) süt alma imkanı vardır. Eğer 1.5 kg arpa bu kaba yeme ek olarak verilirse, yaşama payı + 10 kg süt ihtiyacı karşılanmış olur.
Şimdi toplam ihtiyacın ne kadarının karma yemle sağlanması gerektiğini bulalım:
62.54-23.7=38.84 Mcal ME ve 3769-1347=2422 g HP’nin 13 kg karma yemle sağlanması gerekmektedir. Karma yemin KM oranı % 88 olduğu için kullanılacak karma yem miktarı yaklaşık 15 kg (13/0.88) dır. Karma yemimizin 1 kg’da, 2422/15=161,4 g HP= %16,1 HP ve 38.84/15=2.6 Mcal/Kg ME bulunması gerekmektedir.
Karma Yem
Yem maddeleri
|
Kg
|
KM, %
|
KM, Kg
|
ME, Mcal
|
HP, g
|
Ca, g
|
P, g
|
Arpa
|
32
|
88
|
28,16
|
87,3
|
3907,6
|
19,71
|
115,5
|
Mısır
|
35
|
88
|
30,8
|
107.8
|
3326.4
|
12.32
|
84.48
|
Soya küsp
|
10
|
88
|
8,8
|
27,28
|
4523
|
27,28
|
61,6
|
Ayçiçeği toh. küsp.
|
12
|
88
|
10.6
|
26.5
|
4547.4
|
46.64
|
104.94
|
Buğ. kep.
|
8
|
88
|
7,0
|
16,8
|
980
|
12,6
|
91
|
Kireçtaşı
|
1
|
|
|
|
|
238
|
|
Tuz
|
1.5
|
|
|
|
|
|
|
Vit+min
|
0.5
|
|
|
|
|
|
|
TOPLAM
|
100
|
|
|
265,68
|
16474,4
|
356,55
|
457,52
|
Karma yemimiz; 16474,4/100=164,7 g HP/kg ve 265,68/100=2.66 Mcal/Kg ME içermektedir. Bu karma yemden 15 kg (13 kg KM için) yedirildiğinde sağlanacak besin maddeleri miktarı; 39,9 Mcal ME, 2470 g HP, 15x356,55/100=53,5 g Ca ve 15x457,52/100=68,63 g P dur. Toplam Ca miktarı 166,9 g, toplam P miktarı 92,33 g dır. Bu durumda rasyonun Ca/P oranı 1.80/1 dir ve normal sınırlar içindedir.
Örnek rasyon 2:
Kuruda, gebeliğinin son iki ayında olan, 600 kg canlı ağırlığında bir Siyah Alaca ineğin besin madde ihtiyaçlarını hesaplayalım. Tablo 7.4’de görüldüğü gibi kuruda, gebeliğinin son iki ayında 600 kg canlı ağırlığında bir ineğin gebelik +yaşama payı ihtiyaçları; 20.97 Mcal ME, 931 g HP, 37 g Ca ve 26 g P olarak bildirilmiştir. Gebe ineklerin kuru madde tüketimi canlı ağırlığının % 1.5-2’si, olabilir. Buna göre, KM’yi 600x0.015=9 kg alabiliriz. Kaba yem olarak; mısır silajı (% 30 KM, 2.6 Mcal/kg KM, % 8.6), kuru ot (% 88 KM, 1.7 Mcal/kg KM, % 9 HP) ve yonca kuru otu (% 88 KM, 2.0 Mcal/kg KM, % 16 HP) kullandığımızı düşünerek rasyonu hazırlayalım.
Yemler
|
Kg
|
KM, Kg
|
ME, Mcal
|
HP, g
|
Ca, g
|
P, g
|
Mısır silajı
|
5
|
1.5
|
3.9
|
129
|
4.2
|
3.3
|
Kuru yonca
|
2
|
1.76
|
3.52
|
281.6
|
29.57
|
4.05
|
Kuru ot
|
3
|
2.64
|
4.49
|
237.6
|
8.98
|
3.70
|
Toplam
|
10
|
6
|
11.91
|
648.2
|
42.75
|
11.05
|
Buna göre kaba yemin sağladığı hariç, geriye kalan yaklaşık 9.0 Mcal ME ve 282.8 g HP’nin karma yem ile sağlanması gerekir. Karma yemin KM’si % 88 olduğuna göre; 3/0,88=3,5 kg 3.5 kg karma yem vermemiz gerekir. Hazırlayacağımız karma yemin 1 kg’ında; 9/3,5= 2.57Mcal ME ve 282,8/3,5=80,8 g yani % 8 HP olması gerekir.
Yemler
|
Kg
|
KM, Kg
|
ME, Mcal
|
HP, g
|
Ca, g
|
P, g
|
Arpa
|
3
|
2.6
|
8.06
|
286
|
1.82
|
10.66
|
Buğ. kep.
|
0.5
|
0.4
|
0.96
|
56
|
0.72
|
5.2
|
Toplam
|
3.5
|
3.0
|
9.02
|
342
|
2.54
|
15.86
|
3 kg arpa ve 0.5 kg buğday kepeği ile enerji, protein, Ca ve P ihtiyaçları karşılanmaktadır. Kalsiyum / fosfor oranı, 45.34/26.91=1.7 dir. Gebeliğin son iki haftasında rasyondaki Ca/P oranını 1/1’e düşürmek gerekir.
Tablo 7.4. İneklerin günlük besin gereksinimleri
CA
(Kg)
|
ME
(Mcal)
|
Toplam
HP(g)
|
Ca
(g)
|
P
(g)
|
Vitamin A
(1000 IU)
|
Laktasyondaki ergin ineğin yaşama payıa
|
350
400
450
500
550
600
650
700
750
800
|
10.76
11.90
12.99
14.06
15.11
16.12
17.12
18.10
19.06
20.01
|
341
373
403
432
461
489
515
542
567
592
|
14
15
17
18
20
21
22
24
25
27
|
11
13
14
15
16
17
18
19
20
21
|
27
30
34
38
42
46
50
53
57
61
|
Gebeliğinin son 2 ayında gebelik + yaşama payı
|
350
400
450
500
550
600
650
700
750
800
|
14.00
15.47
16.90
18.29
19.65
20.97
22.27
23.54
24.79
26.02
|
642
702
763
821
877
931
984
1035
1086
1136
|
23
26
29
31
34
37
39
42
45
47
|
16
18
20
22
24
26
28
30
32
34
|
27
30
34
38
42
46
50
53
57
61
|
Farklı yağ oranlarına göre her kg süt için gereksinim
|
2.5
3.0
3.5
4.0
4.5
5.0
|
0.99
1.07
1.16
1.24
1.31
1.39
|
72
77
82
87
92
98
|
2.40
2.50
2.60
2.70
2.80
2.90
|
1.65
1.70
1.75
1.80
1.85
1.90
|
|
SÜT VERİMİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
İneklerde süt verimi çeşitli faktörlerin etkisi altındadır. Bu faktörleri ırk, yaş, canlı ağırlık, laktasyon dönemi, günlük sağım sayısı, kızgınlık, beslenme, çevre ısısı, buzağılama mevsimi, kuruda kalma süresi, hastalıklar ve eksersiz olarak sayabiliriz.
8.1. IRK
Süt verimini belirleyen temel bir faktördür. Çevre şartları ne kadar iyileştirilirse iyileştirilsin genetik yapının belirlediği tavan sınırın üstüne çıkılamaz. Genetik yetenek bakım ve beslenmeyle desteklenmedikçe iyi sonuç alınmadığı gibi, genetik yeteneği olmayan ineklerden de uygun verimi almak mümkün değildir. En çok süt veren ırklar kültür ırklarıdır. Kültür ırklarından Siyah Alacalar 6000-9000 kg, Esmerler 5000-7000 kg, Simentaller 5000-7000 kg ve Jerseyler 4000-5000 kg yıllık süt vermektedir. Yerli ırklarımızın süt verimleri düşüktür. Yerli ırklarımız arasında süt verimi en iyi olan Güney Anadolu Kırmızısıdır ve yıllık 1500-2500 kg süt verir.
8.2. YAŞ
Bir ineğin süt verdiği döneme ‘’Laktasyon’’ denir. Laktasyon sayılarının ilerlemesine paralel olarak ineklerin süt verimlerinde de bir artış olur. İlk laktasyonda düşük olan süt verimi her geçen yıl artar. Bu artış 4. laktasyona yani 6-7 yaşına kadar sürer. 4. laktasyondan sonra süt verimi tekrar azalmaya başlar.
8.3. CANLI AĞIRLIK
Aynı ırktaki iri yapılı inekler daha fazla süt verirler. Canlı ağırlık ile süt verimi arasındaki ilişkiden söz edildiği zaman aynı yaştaki ve aynı ırktaki inekler dikkate alınmalıdır. İri yapılı ırklar, iyi kaliteli ve zengin çayırlara daha çok gereksinim duyarlar.
8.4. LAKTASYON DÖNEMİ
İneklerde süt verimi doğumu takip eden ilk günlerde artmaya başlar ve bu artış sağımın ilk 2 ayında en yüksek noktaya ulaşır. İkinci aydan sonra süt verimi yavaş yavaş düşmeye başlar, süt verimindeki düşüş aylık olarak % 10-15 arasında değişir. Daha iyi yönetilen ve dengeli beslenen sürülerde bu düşüş daha az olur. Laktasyonun sonlarına doğru süt verimi azalır.
8.5. GÜNLÜK SAĞIM SAYISI, ARALIĞI VE SÜRESİ
Süt sığırcılığında genel olarak günde iki kez 12 saat ara ile sağım uygulanır. Sağım sayısının artması ile süt veriminde de artma meydana gelir. Günde ikiden fazla sağım yüksek besleme düzeyinde ve yüksek verimli inekler de yapılmalıdır. Düşük besleme düzeyi uygulanan sürülerde ve düşük verimli ineklerde sağım sayısının artması ile süt veriminde çok az artış olmaktadır. Buda işçilik giderlerini karşılamayabilir. Sağımın 6-7 dakika sürmesi idealdir. Sağım süresinin 4 dakikadan az olması verimin azalmasına yol açar. Sekiz dakikadan fazla sağım ise strese yol açıp enfeksiyonlara yakalanma şansını artırır.
8.6. KIZGINLIK, GEBELİK VE İKİZ DOĞUM
İneklerde 21 gün aralıklarla tekrarlanan ve 24 saat süren kızgınlık sırasında, süt veriminde bir azalma olur. İnek gebe kaldıktan sonra hormonların etkisi ile yine süt verimi azalır. Bu azalma gebeliğin 5. ayında kendini hissettirir, gebeliğin son döneminde süt verimi dikkate değer derecede düşer. İkiz doğumun da süt verimini azalttığı bildirilmektedir.
8.7. BESLENME
Yüksek bir süt veriminin sağlanması için hayvanın gereksinim duyduğu besin maddelerinin yeterli ve dengeli bir şekilde sağlanması gerekir. Süt inekleri hem süt verdikleri dönemde, hem de kuruda kaldıkları dönemde miktar ve kalite olarak belli bir oranda yem almalıdırlar. Rasyon adını verdiğimiz bu oran günde 20 litreye kadar süt veren ineklerde daha kolay ayarlanabilir. Ancak 20 litreden fazla günlük süt verimi olan ineklerde rasyona mutlaka bazı yem katkı maddeleri katmak gerekir.
Laktasyonun ilk birkaç aylık döneminde, yemdeki enerji mümkün olduğu kadar yüksek tutulmalıdır. Zengin ve iyi çayırlar ineklerin günde 7 kg kadar süt vermelerini sağlayabilir. Verilen kesif yemin her 1 kg’ı için 2,5 kg süt beklenir. Hayvanların istedikleri an su içebilecekleri şekilde önlerinde su bulunması sağlanmalı, suyun temiz ve çok soğuk olmamasına dikkat edilmelidir.
Laktasyon sonundaki ve kuru dönemdeki aşırı besleme doğum sonrası yem alımının düşük olmasına neden olur. Ayrıca başta ketosis olmak üzere bazı metabolik hastalıkların artmasına yol açar. Doğal olarak bu durum yüksek süt veriminin düşmesine neden olur. Bazı zehirli tohumların, mikotoksinlerin veya yabancı maddelerin yenmesi ani süt düşüşlerine neden olur. Kesif yem oranının çok yüksek olması da işkembe dengesini bozarak süt veriminin düşmesine neden olur.
8.8. ÇEVRE ISISI
Sütçü ırklar için en uygun ısı ortamı 5-15 °C dir. Bu ısı aralığındaki değişmeler süt veriminde dikkate değer düzeyde bir farka neden olmaz. Çevre ısısının artması ile yem tüketimi ve dolayısıyla süt verimi azalır. Süt verimindeki azalma çevre ısısının 25 °C’nin üzerine çıkması ile belirgin hale gelir. Ufak yapılı ırklar, iri yapılı ırklara göre çevre ısısına daha dayanıklıdır. Jerseyler, Esmerlere ve Siyah Alacalara göre çevre ısısındaki artışa daha dayanıklıdır. Isı artmasının aksine ısı azalmasında iri yapılı ırklar, ufak yapılı ırklara göre daha dayanıklı olurlar.
8.9. BUZAĞILAMA MEVSİMİ
Sonbaharda buzağılayan ineklerden en yüksek, yazın buzağılayanlardan ise en düşük düzeyde süt verimi alınır. Sonbahar ve kışın buzağılayan inekler laktasyonun normal seyrine uygun bir şekilde ilk 3-4 ay yüksek düzeyde süt verirler. Bu süreyi izleyen ilkbaharla birlikte çayırlar gelişir ve çayırlardan yararlanan sağmal inekler yüksek süt verim düzeyini mevsim boyu koruyabilirler. Yazın buzağılayan hayvanlar ise genellikle sararmış ve vakti geçmiş çayırlarla karşılaşırlar. İlk 2-3 ay yüksek olan süt verim düzeyi kış mevsiminde iklim, yem ve olumsuz çevre şartları karşısında düşer. Buna bağlı olarak laktasyon süt verimi de düşük olur. Yani en fazla süt sonbaharda buzağılayan, sonra kışın ve ilkbaharda buzağılayan ineklerden alınır. En az sütü ise yazın buzağılayan inekler verirler.
8.10. KURUDA KALMA SÜRESİ
Laktasyon dönemi sonunda memede süt salgılanmasının durması olayına ineğin kuruya çıkması denir. Kuruya çıkma ile bir sonraki buzağılama arasındaki sürede kuru dönemdir. Kuru dönem, hayvan vücudunun ve meme dokusunun dinlenmesi, bir sonraki laktasyona hazırlanması için gereklidir. 10 ay sağılıp 2 ay kuruda bırakılan ineklerin süt verimi daha fazla olur.
8.11. HASTALIKLAR
Süt inekleri sağlıklı bir meme, ayak ve işkembe yapısına sahip oldukları zaman sağlıklı ve bol süt verirler. Görünen veya gizli sindirim bozuklukları ile mastitis (meme iltihabı) olayları süt ineklerinin verimini azaltır. İneklerde mastitis, şiddetine göre % 5-25 oranında süt azalmasına sebep olur. Ayak hastalıkları, tırnak çürüğü ve tırneklerın uzaması süt verimini düşürür. İç ve dış parazitler kansızlığa yol açarak süt verimini düşürebilir.
8.12. EKSERSİZ
Her gün yapılacak orta derecede hareket ineklerde süt veriminin artmasına yol açar. Barınaklarda devamlı bağlı tutulan inekler günde en az bir kez serbest bırakılarak gezinmeleri sağlanmalıdır. Bu gezinme vücut ısısının dengelenmesi içinde önemlidir. Çok fazla veya daha az eksersiz süt verimini azaltır.
SÜRÜ YÖNETİMİ VE KAYIT TUTMA
Bir süt sığırcılığı işletmesinin amacı mümkün olduğu kadar az girdi kullanarak daha fazla üretim ve kar sağlamaktır. Amaç kazançlı ve sağlıklı, ortalama ömrü uzun bir sürü yaratmaktır. Bu amaca hizmet edecek uygulamalar sürü yönetimi olarak nitelendirilir. Sürünün idaresinde, yavrunun doğumundan başlayıp, dana, düve ve inek oluncaya kadar ki aşamalarda neler yapılması gerektiği konusu üzerinde durulacaktır.
10.1. DOĞUM
İneklerde gebelik normal olarak 270-280 gün sürer. Doğum, 3-5 gün erken veya geç olabilir. Doğum tarihi yaklaşan inek, işletme şartları elverişli ise ayrı bir doğum bölmesine alınmalıdır. Eğer bu sağlanamıyorsa, hayvanın bulunduğu bölme temizlenir. Altına temiz ve bol altlık serilir. Doğum bölmesi, en az 3.5 m x 3.5 m ölçülerinde ineğin rahat edebileceği, bol altlıklı bir yer olmalıdır. Doğum bölmesi ne kadar büyük olursa, inek o kadar rahat eder ve kendiliğinden doğum yapma şansı artar. Doğum bölmesinde biriken gübre ve ıslanan altlık sık sık değiştirilmeli, doğum bölmesinin kuru ve temiz olmasına dikkat edilmelidir. Her doğumdan sonra bölme dezenfekte edilmelidir.
Gebeliğin sonlarına doğru meme büyümeye ve şişmeye başlar. Doğuma birkaç gün kala sağrı kaslarında gevşeme olur ve sağrı kasları çöker. Doğuma müdahale için acele edilmemelidir. İlk defa doğum yapacak düveler 2-4 saat sancı ve ıkınma, 1-2 saatte yavrunun gelmesi için, inekler 1-3 saat sancı ve ıkınma, 1 saat civarında da yavrunun gelmesi için vakit sarf edebilirler. İneklerde normal doğum olma ihtimali yüksek, güç doğum olma ihtimali düşüktür.
Doğum döl yolundan içi su dolu bir kesenin görülmesi ile başlar. Buzağı çok büyükse, doğum kanalı açılmamış yada yeterince kaygan değilse, buzağı anormal pozisyonda geliyorsa, inekte süt humması başlangıcı varsa ve sancılar yeterli değilse doğum güç olabilir. Bu gibi durumlarda Veteriner Hekim çağrılması uygun olur.
Doğumdan sonraki 1-2 saat içinde yavru zarları dediğimiz eşi düşer. Doğumdan sonra en geç 24 saat içerisinde yavru zarlarını düşürmeyen hayvanlara Veteriner Hekim tarafından müdahale edilerek yavru zarları alınmalıdır. Yavru zarları alınmadığı takdirde hayvanda önce iştahsızlık başlar, sonra geçen zaman içerisinde çürüyen yavru zarlarının emilmesi sonucu zehirlenme belirtileri görülür ve bu durum hayvanın ölümüne kadar gidebilir. Doğum yapan inekler kilo kaybederler. Bu kayıp laktasyon başından itibaren 30 gün içinde mutlaka durmalıdır.
10.2. DOĞUM SONRASI YAVRUNUN BAKIMI
Doğan buzağı hemen nefes almaya başlamalıdır. Bunun için buzağının ağız ve burun etrafı temiz bir bezle silinmelidir. Çevre ısısına uyum sağlaması, solunum, dolaşım ve sindirim sistemlerinin harekete geçirilmesi için anası tarafından yalanarak kurutulması gereklidir. Ağız ve burundaki mukoza artıklarının iyi temizlenebilmesi için gerektiğinde buzağı arka ayaklarından tutularak ters yüz edilip sert olmayacak şekilde iki kez silkelenir. Böylece üst solunum yolları ve akciğerlere kaçabilecek yavru zarları ve yavru suları temizlenmiş olur. Doğum sonrası çoğu kez göbek bağı kendiliğinden kopar. Bu durumda göbek bağının içine tendürdiyot dökülerek enfeksiyona karşı tedbir alınır.
Normalde inekler buzağıları yalayarak kuruturlar. Bazı durumlarda ve özellikle ilk doğumunu yapan hayvanlar, buzağıyı yalamak istemezler. Bu durumda ananın burun bölgesine yavru sularından sürülerek, buzağının ananın önüne bırakılması gerekir. Bu suretle ananın buzağıyı yalaması sağlanır.
İnek buzağısını yalayarak kurutmazsa buzağı temiz bir bez veya kağıt havlu ile silinerek veya saç kurutma makinesi ile kurutulur. Buzağının altına kuru ve temiz bir yataklık konur. Buzağılarda emme refleksi 2-20 dakika sonra başlar. Yeni doğan buzağı genelde bir saat içerisinde ayağa kalkar ve anasını emmeye çalışır. Doğum sonrası ilk 4 saat içerisinde 2 litre kadar kolostrum dediğimiz ağız sütü buzağıya mutlaka içirilmelidir. Buzağıya soğumuş ağız sütü verilmemelidir. Ağız sütünün içerisinde çeşitli mineral maddeler, vitaminler ve bağışıklık maddeleri vardır. Ağız sütünün içerisindeki mineral maddeler buzağının bağırsaklarının temizlemesine yardımcı olur. Buzağı anasını ememiyorsa, ağız sütü temiz bir kovaya sağılıp temiz bir biberona doldurularak içirilir. Ağız sütü kovada içirilecekse parmak buzağının ağzına verilerek emdirilir ve el ağız sütünün içerisine sokularak buzağının ağız sütünü içmesi sağlanır. Verilen ağız sütü 37 °C de vücut ısısında olmalıdır. Doğumdan sonraki ilk 3 gün buzağılara mutlaka ağız sütü verilmelidir. Ağız sütündeki koruyucu maddelerin emilebilirliği ilk 24 saatten sonra azalır ve 36 saat sonra ise önemli değeri kalmaz. Yeni doğan buzağıya ilk 24 saat içerisinde buzağı septisemi serumu uygulanmalıdır.
10.3. BUZAĞILARIN BARINDIRILMASI
Sağlıklı ve gelecekte işletmenin ihtiyacı olan hayvanların yetiştirilmesi, yeni doğan buzağılara sağlanacak hijyenik, havadar ve bol ışıklı, sağlık şartlarına uygun barınaklarla mümkün olabilmektedir. Genel olarak buzağı barınakları için aranan temel şartlar, yapımı kolay ve ucuz, kullanılması ve bakımı ekonomik, temizlenmesi ve dezenfeksiyonu kolay olması şeklindedir. Buzağıların binalar dışında açık havada tutulmaları yaz aylarında ve ılıman iklim bölgelerinde mümkündür. Kışın ise buzağıların soğuk, rüzgar, yağmur ve kardan korunması gereklidir. Buzağılar doğumdan başlayıp sütten kesilene kadar diğer hayvanlardan uzak bir yerde tutulmalıdır. Buzağılar, buzağı kulübelerinde ve ahır avlusunda barındırılabilir. Kulübeler, tavanı ile üç tarafı kapalı ve önü açık yapılardır. Açık olan yönünde yanları tel kafes veya çıtalarla kapalı bir gezinti yeri şeklinde düzenlenmelidir. Buzağılar için ideal ısı 10-15 °C dir. Hava cereyanı olması buzağılar için zararlıdır. Buzağılar 3-3,5 aylıkken sütten kesilir. Buzağıların doğumdan birkaç gün sonra kulaklarına numaraları vurulmalı, 1-6 haftalık yaşlarda da boynuzları köreltilmelidir. Sütten kesilen buzağılar 1-2 ay dişi ve erkekler bir arada grup halinde tutulmalı daha sonra dişi ve erkekler ayrılarak ayrı gruplar oluşturulmalıdır.
10.4. BOYNUZ KÖRELTME
Buzağılarda boynuz köreltme iki şekilde yapılır.
1. Kimyasallarla Boynuz Köreltme
2. Dağlayarak Boynuz Köreltme
10.4.1. Kimyasallarla Boynuz Köreltme
1-3 haftalık yaşlarda yapılır. Boynuz hücreleri düğmeye benzer çıkış halindeyken durdurulur. Boynuz düğmesi çevresindeki boynuzu meydana getiren hücreler kimyasal maddelerle öldürülür. Bu amaçla hamur kıvamında merhem yada kalem haline getirilmiş sodyum hidroksit veya potasyum hidroksit kullanılır. Boynuz düğmesi henüz kafatasına yapışmamıştır. Daha çok derinin bir parçası halindedir. Boynuzsuzlaştırılacak hayvanda boynuz düğmesi etrafının kılları kırpılır ve buralara vazelin sürülür. Vazelin boynuz düğmesinden kayan yada akan hidroksitin deriyi yakmasını önler. Kalem haline getirilmiş potasyum hidroksitin kullanılması gayet kolaydır. Hidroksitin etkili olması için kalemin ucu yada boynuz düğmesi ıslatılır. Kalem boynuz düğmesinin üzeri ve etrafına bir miktar sürülür. Ancak deri kanatılmamalıdır. Kalem sürülen bölge kuruyuncaya kadar buzağılar diğer hayvanların yanına bırakılmamalıdır. Bir hafta veya on gün içinde oluşan kabuk düşecektir. Kalem yerine merhem de kullanılabilir. Bunda da aynı işler uygulanır, yalnız merhem boynuz düğmesinin üzerine küçük kaşıkla sürülür ve orada bırakılır. Uygulayan kişinin ellerini korumak için kalem bir kağıda sarılmalıdır.
10.4.2. Dağlayarak Boynuz Köreltme
3-6 haftalık yaşlarda uygulanır. Bu metot yüksek ısı ile boynuz düğmesi etrafındaki hücrelerin yakılmasından ibarettir. Dizayn olarak yüksek ısı kullanan bir lehim demirine benzer ve uç kısmı yuvarlak ve deliklidir. Buzağı sıkıca tutulur, boynuz etrafındaki kıllar kırpılır. 174-194 °C’ye kadar ısıtılan demirin uç kısmı boynuza değdirilerek boynuz düğmesinin alt kısmındaki boynuz üreten hücreler yok edilir. 10-20 saniye süreli dağlama yeterlidir. Boynuz düğmesinin etrafında yanma sonucu oluşmuş yaklaşık 2 mm derinliğinde bir halka meydana gelir.
10.5. DANALARIN SEÇİLMESİ VE BAKILMASI
Erkek ve dişi buzağılar 4-5 aylık yaşa kadar aynı bölmede tutulabilirler. Fakat 5-6 aylık yaştan sonra grupların oluşturulmasında yaş ve ağırlık yanında cinsiyet de göz önüne alınmalıdır. Dişi buzağıların hemen tamamı damızlıkta kullanılmak üzere, erkeklerin ise büyük bölümü veya tamamı et üretimi amacıyla büyütülür. Bu nedenle erkek ve dişilerin bakım ve beslenmelerinde farklı yollar izlenir. 6-8 aylık ve 8-10 aylık yaş grupları halinde ayrı bölmelerde tutulmaları, sürü içerisinde birbirlerini rahatsız etmemeleri ve daha iyi yem tüketimi açısından yararlı olacaktır. Bu dönemdeki dişi danaların bakım ve beslenmesi, hayvanların ilk aşım yaşında ırka özgü ilk damızlıkta kullanma ağırlığına ulaşmasını sağlayacak biçimde düzenlenir. Bu dönemde Esmer ve Siyah Ala ırkları günlük 550-650 g, Jersey ise günlük 400-500 g canlı ağırlık artışı sağlanacak şekilde beslenmelidir. Bu dönemde baklagillerden zengin bir çayır veya kuru kaba yem genç hayvanlar için çok uygundur. Çayırın yada kuru kaba yemin zenginliğine göre günde 0,5-2 kg kadar da kesif yem verilmelidir. Çayır veya kuru kaba yemin zayıf olduğu hallerde ve 6 aylıktan sonra kesif yem miktarı 3 kg’a kadar çıkartılmalıdır. Kuru ot danalara günde 3-6 kg kadar verilebilir. Bu arada kalsiyum, fosfor ve tuz hayvanlara yeterince verilmelidir. 6 aylıktan büyük danalara buzağılık döneminde verilen yüksek proteinli kesif yem yerine iyi kaliteli kuru ot ve yonca olduğunda ham protein oranı % 12-13 olan kesif yem verilmesi yeterlidir. Hayvanların buzağılık ve danalık dönemlerini serbest ve açık ahırlarda geçirmeleri sağlam yapılı olmalarını sağlar. 11 aylık yaştaki danaya mıknatıs yutturulması yabancı cisimlere karşı alınacak bir önlemdir.
10.6. DÜVELERİN VE BOĞALARIN SEÇİLMESİ VE BAKILMASI
11-12 aylık yaşını bitiren dişi danalar, düvelerin bölmesine alınır. Sürü içinde ırk özelliklerini taşımayan, yaşıtlarına göre küçük kalan ve çeşitli kusurları olan hayvanlar sürüden çıkarılır. Kültür ırkı hayvanlara iyi bakıldığı ve beslendiği takdirde 1 yaşında kızgınlık gösterirler. Fakat bu yaşta boğaya verilmeleri uygun olmaz. Henüz gelişmesini tamamlamayan ve belirli bir ağırlığa erişmeyen bir düvenin gebe kalması durumunda yavrusu iyi gelişemez ve kendisi de normal ağırlığına ulaşamaz. Düvelerin 15-16 aylık olmadan gebe kalmasına engel olunmalıdır. Boğaların damızlıkta ilk kullanma yaşı da düvelerde olduğu gibi çok erken olmamalıdır. Aksi halde gelişmesini tamamlamadan aşıma giren boğalar iyi gelişmezler. Boğalara 18 aylıktan itibaren aşım yaptırılmalı ve günde 1-2 defadan fazla aşım yaptırılmamalıdır. Tabi aşımda 50-60 baş inek için bir baş boğa yeterlidir. Suni tohumlamada bu sayı daha çoktur. Irklar arasında ilk damızlıkta kullanma yaşı farklıdır. Düvelerin uygun yaştan daha erken damızlıkta kullanılmaları hayvanın gelişmesinin önlenmesi ve ileriki dönemde verimlerinin düşmesi gibi bir takım olumsuzluklara neden olur. Bunlara ek olarak gebelik oranı düşer, yavru atma ve ölü doğum oranları yükselir. Ayrıca hayvanın yaşama süresi de kısalır. İlk damızlıkta kullanma yaşının geciktirilmesi de sakıncalıdır. Böyle bir uygulama, verimsiz dönem masraflarının artmasına neden olur. Ayrıca yağlanma nedeniyle döl verimi düşer, hayvanın ömür boyu vereceği laktasyon ve buzağı sayısı azalır. Ömür boyu alınması gereken süt miktarı düşer. Damızlıkta kullanma çağına ulaşan hayvan, kızgınlık gösterdikten sonra tabi aşım yada suni tohumlama ile gebe bırakılmaya çalışılır. İlk tohumlamadan 2,5-3 ay sonra gebe olduğu tespit edilenler, gebe düvelerin olduğu bölüme alınırlar. Gebe kalan hayvan gebelik süresinin sonunda doğum yapar ve artık inek olarak tanımlanır. Düvelerde ve ineklerde buzağılık dönemlerinde boynuz köreltmesi yapılmamış ise uygun araçlar veya boynuz testeresi ile boynuzlar kesilir.
10.7. KURUDAKİ İNEKLERİN BAKIMI
Doğumuna yaklaşık iki ay kalan ve günlük süt verimi sağım masrafını karşılamayan ineklerin süt üretimlerinin durdurulmasına kuruya çıkarma denir. Süt verimi iyice düşmüş inekler sağılmadıkları zaman süt üretimi kendiliğinden durur. Süt üretimi yüksek inekleri kuruya çıkarmak için, bir yandan sağım aralıkları uzatılırken, diğer yandan da kesif yem bir miktar azaltılabilir.
Kuru dönemde gereği gibi bakılıp beslenmeyen ineklerin süt humması, doğum güçlüğü, meme ve rahim hastalıkları ile çeşitli beslenme hastalıklarına yakalanma riski artar. Ayrıca doğacak olan buzağının sağlık durumunu bu dönemin bakım ve beslenmesi etkiler. Kuru dönemin gereğinden uzun veya kısa olması süt verimini düşürür ve beslenme hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Kuruya çıktığı ilk haftalar ve doğumun yaklaştığı son haftalar memelerin en hassas olduğu dönemlerdir. Kuruya çıkarılan ineklerin kuru dönemle ilgili koruyucu önlem ve tedavileri Veteriner Hekime yaptırılmalıdır. Kuruya ayrılacak ineklere kuru dönem meme içi ilaçları koruyucu olarak uygulanmalıdır.
Kuru dönemde yapılan beslemede yemlerin yeterli düzeyde protein ve minerallere sahip olmasına dikkat edilmelidir. Bu dönemde ineklere yonca, kepek, pamuk tohumu küspesi ve soya küspesi verilebilir. Kurudaki bir inek iyi bir çayırdan ihtiyacı olan bütün besin maddelerini alabilir. Kış aylarında ise kesif yemle desteklenen kuru ot veya kuru yonca bu amacı karşılar. Kuru dönemdeki yemleme hayvan ne fazla yağlı, ne de zayıf olmayacak şekilde yapılmalıdır. Kurudaki ineklerin eksersize gereksinimi vardır ve bu sağlanmalıdır. Beklenen doğum tarihinden iki hafta önce diğer kurudaki hayvanlardan ayrılmalıdır. Kurudaki hayvanların sağılan ineklere verilen yemlere alıştırılması gereklidir.
10.8. SAĞILAN İNEKLERİN BAKIMI
Sağım, süt veren bir hayvanın memelerinde ürettiği sütün belirli aralıklarla memeden alınmasıdır. Bu eylemin tam ve doğru olarak yapılması, hayvan-sağımcı veya hayvan-sağımcı-sağım makinesi arasındaki uyuma bağlıdır. Sağılan ineklerde yemleme, süt verimine göre yapılmalıdır. Döl verimi kontrol edilmelidir. Doğum sonrası 60. günden sonra kızgınlıkları takip edilmeli ve kızgınlık görüldüğü zaman tohumlanmalıdır. Hastalıkların bulaşmasının önlenmesi ve iyi bir yavru elde etmek için suni tohumlama tercih edilmelidir. Hayvanın gebe kalıp kalmadığı Veteriner Hekime kontrol ettirilmelidir. Sağılan ineklerin süt kontrolleri 15 gün ara ile ayda iki kez yapılmalı, verdiği günlük süt ölçülerek kayıt edilmelidir. Böylece aylık süt verimi ve laktasyon süt verimi hesaplanmalıdır. 10 aylık süt veriminden sonra hayvan kuruya ayrılmalıdır.
10.9. GEBE İNEKLERİN BAKIMI
Bir süt sığırı işletmesinde, sürünün bakım ve yönetiminin doğru yapılabilmesinin koşullarından biri de gebe ineklerin bilinmesidir. Her ne kadar, tohumlamayı takiben kızgınlık göstermeyen inekler gebe olarak kabul edilirse de bu her zaman doğru olmayabilir. Çünkü bazı inekler gebe olmadıkları halde çok iyi kızgınlık göstermezler ve kızgınlık belirtileri fark edilmeyebilir veya kızgınlığı izleyen kişi hata yapabilir. Gebe inekler diğerlerine göre daha uysaldırlar. Fakat uysallık gebelik belirtisi için sağlam bir ölçü değildir. Bunun yerine gebeliğin ilk dönemlerinde sütte ve kanda progesteron hormonu düzeyleri saptanarak, biraz daha ileri dönemlerde yani gebeliğin ikinci ayından sonra Veteriner Hekim tarafından yapılacak rektal muayene ile gebelik kesin olarak teşhis edilebilir. Gebe ineklere daha fazla özen gösterilmelidir. Gebe ineklerin ahırlara giriş ve çıkışlarda sıkıştırılması, küflü veya donmuş yemlerle beslenmeleri gibi nedenler yanında, bir takım hastalık etmenlerinin de yavru atmalara neden olduğu bilinmelidir. Yavru atan inekler, sürüden ayrılmalı, yavru atma nedeni araştırılmalı ve yavru atma nedeni ortadan kaldırılmalıdır. Döl verimi bir döngüdür. Hayvanın yaşamı süresince gebelik dönemi, kuru dönem, buzağılama dönemi, süt verimi dönemi, kızgınlık dönemi ve tekrar gebe kalma dönemi döngüsü devam edip gitmelidir.
10.10. TIRNAK BAKIMI
Sığırlarda tırnaklar ayda 6-7 mm kadar uzar. Merada otlayan veya serbest dolaşan sığırlarda tırnakta biraz aşınma olur.Tırnaklar çok uzadıkları yada biçimsiz bir şekil aldıkları zaman kesilerek düzeltilmesi gereklidir. Aksi takdirde tırnaklar kırılabilir ve topallığa yol açabilir. İyi yürüyemeyen bir inek, süt verimi yönünden en iyi performansı veremeyecektir. Devamlı ahırda bağlı bulunan hayvanların yılda iki kez, bazen meraya çıkarılan hayvanların tırnakları yılda bir kez kesilmeli ve düzeltilmelidir. Tırnaklar birbirine eşit ve düzgün şekilde kesilmelidir. Tırnak kesiminde hayvanın bütün tırnakları kesilip düzeltilmelidir. Süt inekleri tırnak sağlığı ve tırnağın doğal olarak aşınması açısından günde en az 500-1000 metre yürütülmelidir. İleri gebe hayvanlarda tırnak kesimi yapılmamalıdır.
Resim 10.5. Tırnağın kesilerek düzeltilmesi
10.11. KAYIT TUTMA
Hayvan başına verimi artırmak için çevre şartlarını ve genetik yapıyı iyileştirmek gereklidir. Bu amaca hizmet edecek bilgileri toplama ve bunları saklama işlemine kayıt tutma, tutulan kayıtlardan ihtiyacı karşılayacak şekilde yararlanmak da değerlendirme olarak nitelenir. Bir işletmede kaydedilmesi gerekli bilgiler şunlardır.
1-Buzağının kulak numarası, ırkı, doğum tarihi,
2-Ana ve babanın kulak no, varsa ananın laktasyonlara göre süt verimleri,
3-Doğum, sütten kesim, dana, düve, ilk aşım, kuruya çıkarma, doğum öncesi ve doğum sonrası ağırlıkları gibi gelişme bilgileri,
4-Tohumlama tarihi ve tohumlama tipi (tabii, suni veya embriyo transferi)
5-Sperması kullanılan boğanın kulak numarası ve tohumlama tarihi, embriyo transferi ise taşıyıcı ananın ırkı, kulak nosu ile donörün (veren ana ve babanın ırkı ve kulak nosu) ve transfer tarihi,
6-Gebelik kontrolü, doğum yaptığı tarih, doğumun normal olup olmadığı, doğum tipi (tekiz veya ikiz), yavrunun akıbeti, doğum sonrası hastalıklar,
7-Laktasyona girdiği tarih ve süt verimi kayıtları,
8-Kuruya çıkarma tarihi ve zorunlu çıkarıldığı durumda bunun nedeni,
9-Sağlık bilgileri (aşılama, hastalık ve uygulanan tedavi),
10-Aylık tüketilen kaba ve kesif yem miktarı kaydedilmelidir.
SIĞIR BESİCİLİĞİ
Sığır besisi, bir sığırdan mümkün olan en kısa sürede, en fazla ve en kaliteli eti, en ekonomik biçimde üretme faaliyeti olarak tanımlanabilir. Beside amaç kısa sürede, daha az yemle daha fazla canlı ağırlık artışı sağlamaktır.
11.1. SIĞIR BESİSİNİN AVANTAJLARI
Sığır besiciliği ahır ve ekipman olarak fazla bir yatırım gerektirmez. Yatırılan sermayenin devir hızı yüksek ve gelire dönüşümü hızlıdır.Diğer hayvancılık kollarına göre işçilik giderleri daha azdır. Besiye daha çok genç erkek hayvanlar alındığından, hastalık riski ve ölüm oranı azdır. Kesim ağırlığındaki bir sığır için her zaman pazar bulma imkânı mevcuttur. Diğer hayvancılık ve sanayi sektörlerine göre az bir yatırımla istihdam sağlamaktadır.
11.2. SIĞIR BESİCİLİĞİNİN GENEL İLKELERİ
1.Besi verimliliği hayvanın ırkı, yaşı, cinsiyeti, sağlığı ve görünüşüne bağlı olarak değişir.
2.Besiye alınacak hayvanlar, fiyatların düşük olduğu dönemlerde satın alınmalı, et fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde satılmalıdır.
3.Besiye alınan hayvanlarda iç ve dış parazitlere karşı mücadele ve özellikle şap gibi salgın hastalıklara karşı koruyucu aşılama zamanında yapılmalıdır.
4.Besiye alınan hayvanlar dengeli yem karmaları ile beslenmeli ve yem maliyeti düşürülmeye çalışılmalıdır.
5.Beside kârlılık hayvan ve yem materyalini en uygun biçimde kullanmakla artırılabilir.
11.3. HAYVAN MATERYALİ
Beside hayvanın ırkı, yaşı, cinsiyeti, vücut yapısı, canlı ağırlık artış hızı besinin kârlılığını etkilemektedir.
11.3.1. Irk: Canlı ağırlık artışı hayvanın kalıtsal yapısı ile ilgili olduğundan, besiye alınacak hayvanların ırkları besi sonunda amaçlanan ağırlığa ulaşmaya izin vermelidir.
Yerli ırklarımızın canlı ağırlık artışı düşük olduğundan, bunlarla yapılan besicilik pek kârlı olmamaktadır. Ancak, kültür ırklarıyla melezlendiği zaman daha iyi sonuçlar alınmaktadır. Yerli ırklar günlük 600-700 g canlı ağırlık artışı sağlarken, kültür ırkı ya da melezlerinin günlük canlı ağırlık artışı ortalama 1100-1200 g olmaktadır.
Ülkemizde besiye en uygun ırklar Simental, Siyah Alaca, Esmer gibi kültür ırkları ile bunların melezleridir.
11.3.2.Yaş: Besi sığırlarında canlı ağırlık artış hızı yaşın ilerlemesine bağlı olarak azalır. 12 aylık yaşa kadar olan dönem canlı ağırlık artışının en çok olduğu dönemi oluşturmaktadır. Yaşın ilerlemesiyle yemden yararlanma azalmaktadır. Örneğin büyümekte olan genç sığırlarda 1 kg canlı ağırlık artışı için yaklaşık olarak 6-7 kg yem gerekirken, yaşlı hayvanlarda 1 kg canlı ağırlık artışı ancak 12-14 kg yem ile sağlanabilmektedir. Çünkü genç sığırlarda canlı ağırlık artışı daha çok kas ve kemik birikimi yaşlı sığırlarda yağ birikim şeklinde olmaktadır. Yağ birikimini sağlamak için ise kas ve kemik birikimine göre iki kat daha fazla enerjiye ve yeme ihtiyaç bulunmaktadır.
11.3.3. Cinsiyet: Besi için erkek hayvanlar tercih edilmekteyse de bazen damızlık dışı kalan dişi sığırlar da besiye alınabilmektedir. Ancak dişi sığırların besi performansları düşük ve günlük canlı ağırlık artış hızları erkeklere göre daha az olmaktadır. Fizyolojik nedenlerle dişi sığırlar hiçbir zaman erkek sığırların ulaşmış olduğu canlı ağırlık artış hızını yakalayamazlar.
11.3.4. Vücut Yapısı: Genellikle geniş ve uzun gövdeli, kısa boyunlu, büyük başlı, düz sırtlı ve uzun sağrılı hayvanlar besi için uygundur. Buna karşılık, hastalık dışındaki sebeplerden dolayı zayıf kalmış hayvanlar da besi için tercih edilebilir. Çünkü zayıflar, besililere göre daha fazla canlı ağırlık artışı sağladığı gibi, daha ucuza alınacaklarından ekonomik olmaktadır.
11.3.5. Canlı Ağırlık Artış Hızı: Canlı ağırlık artış hızı yavaş olan besi sığırlarında tüketilen yemin büyük kısmı yaşama payı için kullanılır. Canlı ağırlık artışları hayvanlar 15 günde veya ayda bir defa tartılarak kontrol edilmelidir. Bu amaçla büyük kantarlar ya da ölçüm şeritleri kullanılabilir. Canlı ağırlık artış hızı ile karkas kalitesi arasında ilişki mevcuttur. Hızlı kilo alan hayvanlardan elde edilen karkasın yağ oranı, yavaş kilo alanlara oranla daha düşüktür. Ayrıca hızlı kilo alanlarda but ve bel kasları gibi değerli et kısımları daha fazla olmaktadır.
11.4. BESİ YÖNTEMLERİ
Besi yöntemleri besinin süresine, besleme programına ve barınaklara göre üç kısımda incelenir.
11.4.1. BESİ SÜRESİ
Sürelerine göre besi kısa, orta ve uzun süreli olarak üçe ayrılır. Kısa süreli besi 3-4 ay, orta süreli besi 4-6 ay, uzun süreli besi ise 6-12 ay sürdürülür. Kısa süreli beside pembe renkli, yumuşak ve lezzetli etler üretilirken, orta süreli beside bonfile, pirzola ve rosto gibi değerli etler elde edilir. Uzun süreli beside elde edilen etler ise lezzetli, gevrek, sulu ve yağ oranı uygundur. Türkiye’de yapılan besiciliğin çoğu orta süreli besi şeklindedir.
Kısa süreli besiye kemik gelişimini tamamlamış, ancak besisini almamış zayıf yapılı sığırlar alınırken, orta süreli besiye iyi kondisyonlu, büyüme çağında olan erkek dana ve dişi düveler alınırlar. Uzun süreli besiye ise kondisyonu düşük, ancak sağlıklı hayvanlar alınırlar.
11.4.2. BESLEME PROGRAMI
Besleme programına göre besi yoğun besleme ve kısıtlı besleme olmak üzere ikiye ayrılır.
11.4.2.1. Yoğun (Entansif) Besleme: Eğer hızlı bir canlı ağırlık artışı isteniyorsa yoğun besleme uygulanır. Bu programda yüksek oranda kesif yem verilmelidir. Yoğun besleme mera şartlarının uygun olmadığı, hızlı canlı ağırlık artışının istendiği durumlarda yapılır. Amaç besiye alınan sığırların bir an önce kesim olgunluğuna getirilmesidir.
Yoğun besleme programına alınmış besi sığırları 6 aylık yaştan itibaren günlük ortalama 1100-1200 g kadar canlı ağırlık artışı sağlayabilirler. Verilecek rasyon istenen canlı ağırlık hızına göre düzenlenmelidir. En yüksek canlı ağırlık artışı kesif yem kullanımının en fazla olduğu durumlarda alınır. Buna göre rasyonda enerjice zengin, protein ve diğer besin maddelerince dengeli olarak hazırlanmış besi yemleri kesif yem olarak tercih edilebilir. Rasyonun kuru madde esasına göre % 85’i kesif yemlerden oluşturulabilir. Geri kalan % 15’lik kısım ise özellikle buğdaygil türü bitkilere ait kaba yemlerden sağlanmalıdır. Kaba yem olarak başta mısır silajı olmak üzere çeşitli silajlar kullanılabilir. Besi sığırlarına canlı ağırlıklarının % 2-2.5’ine kadar kesif yem verilebilir. Bunun yanı sıra günlük 5-7 kg mısır silajı, 1-2 kg saman, 5-8 kg pancar posası yedirilebilir. Kesif yem olarak besi sığırlarına besi yemlerinin yanı sıra özellikle besi döneminin sonlarına doğru tahıl ve arpa kırmalarının ilave olarak verilmesi doğru bir uygulamadır. Hayvanların önünde daima temiz su bulunmalıdır. Bu uygulama yem tüketiminin artmasına ve dolayısıyla canlı ağırlık artışının daha da hızlanmasına katkı sağlar. Yoğun beside şu hususlara dikkat edilmelidir.
1.Besiye alınacak sığırlar ırk, yaş, canlı ağırlık, beden yapısı ve orijinleri dikkate alınarak seçilmelidir.
2.Besiye başlanmadan hayvanlar iç ve dış parazitlere karşı ilaçlanmalı, şap ve sığır vebası aşıları yapılmalıdır.
3.Hayvanlar enerji ve protein ihtiyaçlarına göre dengeli bir rasyonla beslenmeli, yemleme tartılarak yapılmalıdır.
4.Hayvanlar besi öncesi tartılıp numaralanmalı ve canlı ağırlıklarına göre gruplara ayrılmalıdır.
5.Besi süresince canlı ağırlık artışları takip edilmeli, canlı ağırlık arttıkça verilen yem de artırılmalıdır.
6.Kesim ağılıkları gelir-gider hesabı yapılarak tespit edilmeli, besi uygun ortamlarda yapılmalıdır.
11.4.2.2. Kısıtlı (Ekstansif) Besleme: Kısıtlı besleme ise hızlı canlı ağırlık artışının asıl hedef olmadığı durumlarda uygulanır. Meselâ mera imkânlarının iyi olduğu veya kaba yem maliyetinin çok düşük olduğu durumlarda kısıtlı besleme yapılabilir.
11.4.3.BESİ BARINAKLARI
Besicilik kapalı bağlı ahırlar, kapalı serbest ahırlar ve açık besi barınakları olarak 3 şekilde yapılmaktadır.
11.4.3.1. KAPALI BAĞLI AHIRLAR
Kârlı bir sığır besiciliği yapabilmek için sabit yatırımların düşük seviyede tutulması gereklidir. Ülkemizdeki besi barınaklarının çok büyük bir bölümü kapalı bağlı ahırlarda yapılmaktadır. Bu ahırlarda sabit yatırımlar fazladır. Sabit yatırım olarak binalar, yem hazırlama sistemi, kaba ve kesif yem depoları, hayvanların gezinme alanları, gübre çukurları, yem ve gübre taşıma ekipmanları sayılabilir. Tüm bu yatırımlar, besiciliğin başlangıcında sermayenin önemli bir kısmının harcanması anlamına gelmekte bu da işletme sermayesinin küçülmesine yol açmaktadır. Ayrıca bu ahırlarda yemleme, sulama, gübrenin atılması gibi işler de daha fazla işçilik gerektirmektedir.
11.4.3.2. KAPALI SERBEST AHIRLAR
Ülkemizde son yıllarda kapalı bağlı ahırlardan serbest ahırlara bir yönelme söz konusudur. Bunun nedeni serbest ahırlarda birim alanda daha fazla hayvan beslenebilmesi ve tırnak hastalıklarının daha az görülmesidir. Ancak bu sistemde hayvanların arasına girmek gerektiğinden gübre temizliği önemli bir sorun oluşturmaktadır.
Kapalı serbest ahırlar 10-15 başlık hayvan alacak şekilde bölmelere ayrılmalıdırlar. Mümkünse her bölmeye bir çıkış kapısı yapılmalıdır. Kapalı serbest ahırlarda hayvan başına 3-3.5 m2 alan yeterlidir. Oysa kapalı bağlı ahırlarda hayvan başına 4.5-5 m2 yer gereklidir. Bu sistemde hayvan yoğunluğunun fazla oluşu nedeniyle havalandırma çok önemlidir. Bu ahırların iki uzun duvarında pencere yerine 60-80 cm’lik, mahyada 15-20 cm’lik açıklıklar bırakmakta yarar vardır. Kapalı serbest ahırlarda yemler öğünler şeklinde veriliyorsa, hayvan başına 40-50 cm yemlik uzunluğu hesaplanmalıdır. Eğer yemliklerde sürekli olarak yem bulunduruluyorsa, hayvan başına 15-30 cm yemlik uzunluğu yeterlidir.
Bölmelerdeki hayvan sayısı 10-15 civarında ise, her bölmeye bir otomatik ya da yarı otomatik suluk konulmalıdır. Beton su yalakları yapılacak ise, iki bölmenin ortasına 30 x 60 cm boyutlarında su yalağı yapılabilir.
11.4.3.3. AÇIK BESİ BARINAKLARI
Oldukça az yatırım gerektiren bu barınaklar T. C. Ziraat Bankası tarafından da kabul görmekte ve kapalı sistem için verilen tesis ve işletme kredileri bu tip barınaklar için de kullandırılmaktadır.
Açık sistemde en çok korkulan, kış soğuklarında hayvanın hastalanmasıdır. Oysa bugün dünyada, açıkta besicilik rahatlıkla yapılmakta ve -17 ºC’de bile yeterli canlı ağırlık artışı sağlandığı bildirilmektedir.
Kapalı sistem ahırlarda, yeterince havalandırma sağlanamaması, altlarının ıslak olması gibi nedenlerden dolayı, daha çok hayvan hastalanmaktadır. Açık sistemde hayvan serbest olduğundan, yeterince yem yer ve su içer. Havalandırma ve gübre atma sorunları yoktur, hayvanların korunması için sundurma ve gölgeliklerin kullanılması gibi avantajlı yönleri de bulunmaktadır.
Yer Seçimi ve Bölmelerin Büyüklüğü: Açık besi yeri için güneye meyilli, toprağı geçirgen, sele maruz kalmayacak alanlar tercih edilmelidir. Soğuk ve sert rüzgârlara karşı korumalı araziler seçilmelidir. Tüm işletmelerde olduğu gibi açık besi için düşünülen yerin yol, su ve elektriğe yakın olması gereklidir.
Resim 11.1.Açıkta besicilik işletmesi
Eğer arazi düz ve çamur tutma eğiliminde ise, çamuru engellemek için taban sıkıştırılmalıdır. Ayrıca çamurun en fazla olduğu kısımlar yemlik ve suluk kenarları olduğu için bunların etrafına beton atılmalıdır. Beton zemine yemliğin aksi yönünde % 4-6 eğim verilmelidir. Açık besi yeri bölmelere ayrılmalı ve bölmeler 10-20 baş hayvan alacak şekilde düzenlenmelidir. Besi yeri tamamen açık ise hayvan başına 12 m2 alan hesap edilmelidir. Besi yeri sundurmalı ise hayvan başına 2 m2 sundurma altı, 10 m2 padok hesap edilmelidir.
Gölgelik: Sıcak bölgelerdeki açık besi yerlerinde yemliğin olmadığı kenara ya da bölmenin ortasına yüksekliği 3 m olan gölgelik yapılmalıdır.
Çitler: Yaklaşık 130 cm yükseklikte yapılması gereken çitlerde dikme olarak 7.5 cm çapında demir borular kullanılabilir. Yaklaşık 3-4 m aralıklarla dikilen bu borular arasına yatay olarak 3-4 sıra çelik halat, demir boru ya da zincir geçirilebilir. Eğer yörede yeterli ahşap malzeme varsa, tüm bu detaylar ahşapta da yapılabilir.
Resim 11.2.Yemlikler
Yemlik ve Suluk: Açık besi yerlerinde genellikle bölmelerin bir tarafına yemlik yapılır. Yemliklerde devamlı yem olacaksa hayvan başına 15-30 cm, öğün yemlemesi yapılacaksa 60-70 cm yemlik uzunluğu yeterlidir. Yemliklerin ön kenarı zeminden 40-45 cm yüksek olmalı, yemliklerin genişliği ise 60-70 cm arasında düşünülmelidir.
İki bölme arasına ya da her bölmeye beton, metal veya plastikten suluklar yapılmalıdır. Her 15-20 baş hayvan için bir suluk yeterlidir. Suluk betondan yapılacaksa iç derinliği 40 cm olan 60 cm x 60 cm boyutlarında, üst kenarı yerden 60-65 cm yükseklikte küçük bir havuz uygundur.
11.3 Şamandıralı suluk
Sundurma: Açık besi yerlerinin kuzey cephesi bir duvarla kapatılarak sundurma yapılabilir. Hayvan başına 1.5-2 m2alan hesaplanarak inşa edilmesi gereken sundurmanın çatı eğimi ahır dışına doğru olmalıdır. Sundurmalı ahırlarda ayrıca gölgeliğe ihtiyaç yoktur.
Hayvan Yakalama Yeri: Tartım ve ilâçlama gibi amaçlarla hayvanların yakalanabilmesi için 90-95 cm genişliğinde, 160-180 cm yüksekliğinde ve 2-2.5 m uzunluğunda bir hayvan yakalama yerine ihtiyaç vardır.
Açık besi yerlerinde verimliliği etkileyen faktörler:
1.Yüksek sıcaklıklar gelişmenin düşmesine neden olur, bu nedenle gölgelik yapılmalıdır. Yüksek enerjili dane yemlerle beslenen hayvanlar, sıcaklığın -17 ºC'ye düştüğü günlerde bile kilo alırlarken, sıcaklığın + 38 ºC ve üstüne çıkması durumunda kilo kaybına uğrar ve hastalanabilirler.
2.Yüksek seviyedeki nem yem tüketimini ve gelişmeyi azaltır. Ayrıca nemin düşük oluşu nedeniyle meydana gelen tozlanma akciğer hastalıklarına yol açar. Bu gibi durumlarda çevreyi ıslatmak tozlanmayı azaltacaktır.
3.Besi hayvanları kesif yemle yemlendikleri için su ihtiyaçları yüksek olmaktadır. Bu nedenle hayvanların önünde devamlı su bulundurulması gereklidir.
4.Kışın hayvanların aynı yerde toplanıp çamurlanmaya neden olması, yazın da hava hareketlerinin önlemesi nedeniyle rüzgâr kıran önerilmemektedir.
5.Geceleri hayvanları görebilecek kadar ışıklandırma olmasında yarar vardır.
6.Kilo almayı yavaşlatması ve besi süresini uzatması nedeniyle çamur sorununu halletmek gerekir. Çamur yemlik ve suluk etrafında daha çok olmaktadır. Yemlik ve suluklarda arkaya doğru % 4-6 eğimli beton yapılması çamurlaşmayı azaltacaktır.
7. En ucuz yemlikler ahşaptan yapılanlardır. Bunların taşınması ve temizliği kolay olmakta birlikte betona göre daha az dayanıklıdır. Eğer yem servis yolu beton ise burası da yemlik olarak kullanılabilir.
11.5. YEMLER VE YEMLEME
Sığır besiciliğinde hayvan alımları hariç tutulursa, masrafların yaklaşık %70-90’ını yem giderleri oluşturur. Hayvanlara bir gün içerisinde verilen yemin hayvanın ihtiyacı olan besin maddelerini karşılaması gereklidir ve bunun sonucunda beklenen fayda sağlanmış olur.
Rasyonun Yapısı: Rasyonun yapısı hayvanların canlı ağırlık artış hızını etkileyen önemli bir faktördür. Rasyondaki nispeten zor sindirilebilir yem maddeleri olan kaba yemlerin oranı arttıkça canlı ağırlık artış hızı azalmakta ve hayvanların kesim olgunluğuna gelme zamanı uzamaktadır. Bu durum besi için harcanan paranın daha geç geri dönmesi anlamına gelmektedir. Ancak kaba yem kaynakları çok ucuza temin edilebiliyor, buna karşılık kesif yem maddeleri pahalıya mal oluyorsa, besi süresinin uzaması ekonomik anlamda çok önemli olmayabilir.
Günlük Yem Tüketimi: Hayvanın günlük yem tüketimi, yemin içinde bulunan su miktarına göre değişmektedir. Bu nedenle tüketim miktarı kuru madde olarak ifade edilir. Mesela yeşil çayır otunda kuru madde % 20, kuru çayır otunda % 87, samanda % 90, arpada % 87 civarındadır. Bir besi hayvanı günde canlı ağırlığının % 2.5’i kadar kuru madde tüketir. Yani 200 kg ağırlığındaki hayvan bir günde 5 kg, 500 kg ağırlığındaki 12.5 kg kuru madde tüketmelidir.
Yemlemede Dikkat Edilecek Hususlar:
1.Besicilikte enerji seviyesi yüksek yemlerden daha iyi sonuç alınmaktadır. Protein genç hayvanlar için önemlidir.
2.Besi hayvanlarına mineral madde ve vitamin ilavesi yapılmalıdır. Yemliklerde sürekli olarak yalama taşı ya da kaya tuzu bulundurulmalıdır.
3.Pahalı oluşu nedeniyle beside kuru ot ya da kuru yonca kullanılmamalıdır.
4.Hayvanlara pancar posası veya silaj verilmiyorsa günde 1-2 kg saman vermek gereklidir.
5.Hayvanların önünde daima temiz su bulundurulmalı, günlük su miktarı 40-50 litre olmalıdır.
6.Beside kuru pancar posası kullanılacaksa posanın verilmeden 24 saat önce 5-6 katı su ile ıslatılması gerekir.
7.Meranın yeterli olduğu dönemlerde merada otlatma yapılır. Mera yeterli değilse kesif yem verilmesi de gerekir.
8.Mera besisinden sonra 60-90 gün süreyle her 100 kg canlı ağırlık için 1.5-2 kg dane ya da kesif yem verilerek hayvanların semirmeleri sağlanır.
9.Hayvanlar kesim çağına geldikleri halde et fiyatları istenilen seviyede değilse sığır başına 1-3 kg dane ya da kesif yem verilerek besi sürdürülebilir.
11.6. BESİNİN YÜRÜTÜLMESİ
1.Besiye başlamadan önce besi yeri dezenfekte edilmeli, yemlik, suluk, çatıdaki eksiklikler giderilmelidir.
2.Beside kullanılacak yem ham maddelerinin veya yemin tümü ya da büyük bir kısmı satın alınmalıdır.
3.Besi yerine getirilen hayvanlara, kuru kaba yem verilmeli, yvanlar 3-4 saat dinlendikten sonra su verilmelidir.
4.Sonradan besiye katılacak hayvanlar 15 gün ayrı bir yerde karantinada tutulmalı, hastalıksız ve sağlam olduğu tespit edilenler sürüye katılmalıdır.
5.Besiye alınan hayvanların bireysel özelliklerini izleyebilmek için her birine kulak küpesi takılmalı, her birine ait verim kayıt defteri tutulmalıdır. Böylece hayvanlar daha iyi tanınır ve takip edilirler.
6. İç ve dış parazit mücadelesi ile salgın hastalıklara karşı aşılamalar yapılmalıdır.
7.Serbest barındırma uygulanıyorsa, birbirine yakın ağırlık ve yaştaki hayvanlar bir araya getirilerek gruplar oluşturulmalıdır.
8.Besiye başlarken hayvanları yeme alıştırmak gerekir. Bu nedenle kesif yem azar azar artırarak verilmelidir. Yem miktarları ve yemin kaba-kesif yem oranı besi dönemine göre değişir. Pratik olarak besi başında % 70 kaba % 30 kesif yem, daha sonraları % 30 kaba, % 70 kesif yem, semirtme döneminde % 10-15 kaba, % 85-90 kesif yem verilmesi gerekir. Yaş pancar posası kullanılıyorsa, canlı ağırlığın % 5'ini geçmemelidir.
9.Öğün yemlemesi yapılacak ise, yemleme mümkün olduğu kadar günün aynı saatlerinde yapılmalıdır. Hayvanlar günlük tüketimlerinin önemli bir kısmını sabaha karşı gerçekleştirirler. Dolayısıyla akşam veya gece yemlemesi, sabah yemliklerde yem kalacak şekilde yapılmalıdır. Günde iki öğün yemleme yapılıyorsa, bir günde verilecek yemin % 40’ı sabah, % 60’ı akşam verilmelidir. Çok sıcak bölgelerde akşam verilen yem miktarı % 70’e çıkarılmalıdır.
10. Besi başlangıcında hayvanlar tartılarak besiye alınmalı, besideki gelişmeyi takip etmek için ayda bir kez tartımlar devam etmelidir.
11.Açıkta besi yapılacak ise, kış aylarında sıcak ahırlardan satın alınan hayvanlara geniş etkili bir antibiyotik uygulanmalıdır.
12.Besi bitiminde hayvanlar pazara ya da kesimhaneye nakledilmeden 12 saat önce yem verilmemelidir.
13.Nakliye firesi hayvanların cüssesine ve mesafeye bağlı olarak canlı ağırlığın % 2-5’ini bulabilir. Kamyonla nakilde, hayvanlar çok sıkışık olmamalı ve kamyonda boş yerde kalmamalıdır.
11.7.BESİDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN ÖNEMLİ KONULAR:
1.Irk, yaş, cinsiyet ve vücut yapısı gibi özellikler hayvan seçiminde dikkate alınmalı, besiye genç ve zayıf yapılı hayvanlar ile başlanmalıdır.
2.Ahır ortamı uygun olmalıdır. Havalandırma cereyan oluşturmadan sağlanmalıdır. Ahırlar çok nemli ve sıcak olmamalıdır. Kapalı ahırlar için en uygun sıcaklık 10-15 oC’ dir. Ahır zemini ıslak olmamalı, altlıklar düzenli olarak temizlenmelidir. Yemlik ve suluk yeterli olmalıdır. Besi bitiminde ahır temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
3.Besi başlangıcında bulaşıcı hastalıklara karşı aşılama, iç ve dış parazitlere karşı mücadele yapılmalı, parazit mücadelesi düzenli olarak devam etmelidir.
4.Yeterli canlı ağırlık artışı sağlamak ve hastalıklara karşı dayanıklılığı artırmak için vitamin ve mineral takviyesi yapılmalıdır.
5.Hayvanlara ihtiyaçları kadar ve alıştırılarak kesif yem verilmelidir.
6.Yemler bozulmayacak ve küflenmeyecek şekilde uygun şartlarda muhafaza edilmelidir.
7.Nakliye esnasında strese neden olan açlık, susuzluk ve sıkışıklıktan kaçınmalı, yeterli yem ve su verilmelidir.
8.Satın alınan hayvanlar 15 gün karantinada tutulmalı, sonra besiye katılmalıdır.